BİLGİ TÜRLERİ

     
     a. Gündelik Bilgi
İnsan, doğal ve toplumsal olmak üzere iki dünyada yaşar; duyu ve algılarıyla her iki dünyadaki varlıklar hakkında bilgi edinir. Eğer bu bilgiler belli bir neden-sonuç ilişkisi ve yönteme dayanılmadan, doğrudan kişinin algılarına ve sezgilerine dayanılarak elde edilmişse, bu tür bilgilere gündelik bilgi denir. Gündelik bilgi, insanın günlük yaşamında kullandığı pratik bilgilerdir. "Hava bulutlanmaya başladı, sanırım biraz sonra yağmur yağacak." şeklindeki bir bilgi, gündelik bilgidir. Böyle bir bilgi her ne kadar neden-sonuç ilişkisinden çıkarılmış gibi görünse de kişinin öznel algı ve yargılarına dayanmasının yanı sıra gerçek anlamda neden-sonuç ilişkisiyle ve bilimsel bir yöntemle elde edilmediği için genel-geçer bir bilgi değildir. O hâlde, gündelik bilgi öznel genellemeler sonucu elde edilmiş bilgi olduğu için bilimsel içerikli bir neden-sonuç ilişkisini ve genel-geçer olma özelliğini taşımaz. Gündelik bilginin kendi ölçüleri içinde her ne kadar bir geçerliliği, doğruluğu ve hayatı kolaylaştıran bir yanı varsa da, tek tek olay ve olguların öznel algı ve sezgileri olması nedeniyle, bilimsel bilgi değildir. Gündelik bilgi, akıl ve deney temelli açıklamalar yapmaksızın varılan genellemelerdir. Sonuç olarak, deneme-yanılma sonucu bulunan gündelik bilgi, nesnel, gözlemsel, deneysel, neden-sonuç ilişkili ve genel-geçer değildir.
b. Dinsel Bilgi
Özne ve nesne arasındaki bağ, yüce bir varlık (Tanrı) tarafından belirlenen bir inanç sistemine dayanarak elde ediliyorsa, bu tür bilgiye dinsel bilgi denir. Dinsel bilgi, belli bir din temeli üzerinde evreni, insanı ve toplumu açıklayan değişmez ve kesin bilgidir. Dinî bilgi, inanca dayandığı ve kaynağı Tanrı olduğu için, mutlak ve bağlayıcıdır. Dinin amacı, insanın anlamakta güçlük çektiği özellikle manevî yaşantılar ve yaratan hakkında inanca dayalı bilgi vermenin yanı sıra insanın bu bilgiler doğrultusunda yaşamını sürdürmesini sağlamaktır. Din, insanların ne yapıp ne yapamayacağını kutsal kitap ve peygamberin söz ve tutumlarıyla açıklar. İnsanların bunları kabul edip etmemeleri serbest bırakılmasına rağmen, yaşamlarını ve eylemlerini dine uygun şekilde yapmaları için zorlayıcı veya bağlayıcı önlemler de getirilmiştir. Sonuç olarak, dinî bilgi, diğer bilgi türlerinden farklı olarak inanç bağından kaynaklanan mutlak, değişmez, zorlayıcı ve kesin bilgidir.
     c. Teknik Bilgi
İnsanlar diğer birçok hayvanlardan farklı olarak daha güçsüz olarak yaratılmışlardır. Fakat insanları diğer hayvanlardan ayıran en önemli özelliği, akıllı olmasıdır. Akıllı varlık olarak insan, karşılaştığı varlıkları ve olayları yalnızca tanıma ve bilmenin ötesinde onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmak için değiştirme gücüne de sahiptir. Kısaca alet yapan varlık olarak insan, kendini diğer varlıklara karşı üstün ve güçlü yapar. Alet ve gereç yapma bilgisine teknik bilgi denir. Yunanca "techne" sözcüğünden gelen teknik, beceri ve sanat anlamına gelir. Yunanlılara göre teknik, doğal olanın insanın becerisi ve sanatı sayesinde yaşamda kullanışlı ve yararlı bir alet ya da araca dönüştürülme işlemidir. Bu anlamıyla teknik, doğada olmayan fakat insanın kendi aklı sayesinde doğadan aldığı malzemeyi kendi hayatını kolaylaştıracak alete çevirmesi- dir. Görüldüğü gibi teknik, teorik bir bilgi olmaktan çok bir şeyin pratik kullanıma dönüştürülme bilgisidir. Teknik bilgi, öznenin nesneyi pratik amaçları için değiştirme ve ondan alet yapma bilgisidir. Teknik bilgi, pratik bilgi olup, insana yarar ve kolaylık sağlayan bir işleve de sahiptir. İnsanlığın tarihine baktığımızda, ilkin alet yapma teknik bilgisi gelişmiştir. İlk insanlar doğa ile giriştikleri hayat mücadelesinde önce yaşamlarını kolaylaştıracak avcılık ve barınma için alet ve gereçlerini yapmışlardır. Örneğin, ucu sert ve keskin olan bir mızrak ya da ok gibi. Daha sonraki dönemlerde insanlar makine teknik bilgisine erişerek, el gücü yerine, makine gücü kullanmaya başladılar. Örneğin, buharla ya da rüzgarla çalışan makineler gibi. Günümüzde insanoğlu, artık makine bilgisini aşarak otomasyon teknik bilgisini kullanmaya başlamıştır. İnsan, seri üretimde makinelerin birlikteliğine geçerek, kendisini denetleyen ve planlayan otomatik makineler yapmıştır. Teknik bilgi ile bilimsel bilgi ilk günden itibaren birbirlerini desteklemelerine ya da birlikte varlıklarını sürdürmelerine rağmen, farklı bilgi türleridir. Eski Yunan'da teknik bilgi, bilimsel bilgiden önce gelmekteydi. Önce alet ve gereç yapılır; sonra da bunlara uygun olarak bilimsel bilgi gelişirdi. Fakat bu öncelik- sonralık ilişkisi günümüzde değişmiştir. Günümüz insanı tekniği ya da teknolojiyi, bilimsel bilginin bir ürünü olarak kabul etmektedir. Kısaca bilimsel bilgi, teorik bilgi olması nedeniyle teknik bilgiden; yani pratik üretimden önce gelmektedir. Teknik, bilimin sonucu ya da pratiğe uygulanışı olarak tanımlanmaktadır.
d. Sanatsal Bilgi 
Teknik bilgi gibi, sanat bilgisi de beceri, yaratma ve üretim etkinliği olarak ortaya çıkar. Fakat sanat bilgisi yarar amacından ziyade, güzellik duygusuna hizmet eder. Sanat bilgisi, güzelliklerin ortaya konulması sırasında çıkan bilgidir. Sanatçı (özne), nesneye yönelerek onda gördüğü bir şeyi elindeki malzemede ifade etmeye çalışır. Sanatçı bu ifadesini müzikte, resimde, heykelde, edebiyatta, seramikte ve tiyatroda açığa çıkarabilir. Sanatçının öznel becerisiyle yaptığı eser, hoşlanma, beğeni, güzellik ve haz alma duygusunu ortaya çıkarmak içindir. Bu anlamıyla sanat bilgisi, sübjektif (öznel) bilgi türüdür; çünkü aynı nesneyle ilişkiye giren iki sanatçı farklı sanat bilgileri ve eserleri ortaya koyabilirler. Sanat bilgisi, hayal gücünün, sezginin, yaratmanın ve becerinin bir ürünüdür. Sanat bir tür yaratma sonucu yapılan üretim ise doğayla her zaman karşıtlık içindedir. Sanatçı kullandığı malzemeyi (örneğin bir mermer parçasını) doğadan almasına rağmen, çoğunlukla doğada olmayan bir niteliği veya güzelliği ona vererek, yeni bir eser yaratır. Kısaca sanatçı, doğadaki nesneleri kullanmasına karşılık, doğada olmayan bir güzelliği eserine koyar.
e. Bilimsel Bilgi
İnsan aklının belli bir konuya yönelerek elde ettiği yöntemli, sistemli, düzenli, tutarlı ve geçerli, kanıtlanabilir ve denenebilir nesnel (objektif) bilgisine, bilimsel bilgi denir. Tanımdan anlaşılacağı gibi, bilimsel bilgi şu temel özellikleri içerir: İnsanın aklını kullanması, Bir alanı konu yapması, Yöntem (deney ve gözlem) kullanması, Sistemli ve düzenli olması, Tutarlı ve geçerli olması, Kanıtlanabilir ve denetlenebilir olması, Nesnel; yani tarafsız bilgi olması. Bilimsel bilgi yöntemleri, konuları ve amaçları bakımından üçe ayrılır: 1) Formel Bilimler 2) Doğa Bilimleri 3) İnsan Bilimleri
1) Formel Bilimler Konusunu doğadan almayan; yani duyu deneyinden gelmeyen, buna karşılık duyular üstü ideal bir varlık alanını ele alan bilim dallarına formel bilimler denir. Duyular alanının ötesinde kalan düşünce alanını ya da tasarlanan varlık alanını incelediği için formel bilimlere ideal bilimler de denir. Matematik ve mantık bu tür bilimlerdir. Her iki bilimin incelediği varlık alanı düşünceye veya tasarıma aittir. Örneğin, matematiğin bir öğesi olan rakam "bir'M doğada bulmak olanaksızdır. Yine mantığın bir önermesini doğada değil, düşüncede veya zihinde bulmaktayız. Görüldüğü gibi, formel bilimler konusu bakımından hem doğa bilimlerinden hem de insan bilimlerinden farklıdır. Formel bilimlerin incelediği alandaki varlıklar, doğa ve insan bilimlerinin varlık alanının aksine, zaman ve mekânda yer almazlar, örneğin; "2 + 2 = 4" gibi bir matematik ifadesi zaman ve mekâna bağlı değildir. Mantığın geçerli çıkarımları da zaman ve mekâna bağlı olmadan daima geçerlidirler. Çünkü hem matematik hem de mantık tümden gelimsel çıkarımları kullanırlar. Formel bilimlerin yöntemi, bir düşünme yöntemi olan tümden gelimdir. Buna karşılık doğa ve insan bilimleri çoğunlukla deney, gözlem ve tümevarım yöntemlerini kullanırlar. Formel bilimler, sembolleri kullanarak kendilerini ifade ettikleri için aynı zamanda bir ideal; yani yapay bir anlatım biçimine de sahiptirler. Bu nedenle diğer bilimlere göre en nesnel bilgi türleridir. Günümüzde hem doğa bilimleri hem de insan bilimleri, formel bilimlerin ifade biçimleri olan sembolleri kullanmak suretiyle daha nesnel olmayı amaçlamaktadırlar. 
2) Doğa Bilimleri Formel bilimlerin tersine, reel dünyada var alan varlıkların bilgisini inceleyen bilim dalına doğa bilimleri denir. Konu alanı reel varlık alanı olan doğa bilimleri, kendi içinde fizik bilimleri, yer bilimleri ve yaşam bilimleri olarak üçe ayrılır. Fizik bilimleri, doğa bilimleri içindeki varlıkları birçok açıdan ele alınarak, onlar hakkında olgusal, tümel ve doğru bilgiler verirler. Fizik, maddeyi, hareketi ve enerjiyi; kimya maddenin yapısını, bileşenlerini, özeliklerini ve değişimlerini; astronomi gezegenleri, yıldızları kısaca uzayı inceler. Yer bilimleri, jeoloji, meteoroloji ve oşinografi (deniz bilimleri), mineraloji ve paleontoloji (fosil bilimi); yaşam bilimleri, biyoloji ve tıp bilimidir. Doğa bilimlerinin temel özelliği, olgusal ve deneysel oluşlarıdır. Bu özeliği bu bilimlerin reel varlık alanı hakkında bilgi vermelerinden kaynaklanır. Olgu veya olgular arası ilişkiyi neden-sonuç bağıntısı ilkesine göre açıklamaya çalışırlar. Nedensellik ilkesi doğa bilimlerinin genel, kesin, tümel ve doğru yasalara erişmesinin en önemli temelidir
Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre hareket etmekteler. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlıkların ne olduğunu anlayabiliriz. Bu amaç doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Buldukları yargıları tüme varım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde ederler.
3) İnsan Bilimleri İnsanı değişik boyutlarıyla inceleyen bilgi türüne, insan bilimleri adı verilir. İnsan bilimleri, antropoloji, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, dilbilimi ve tarih gibi insanı kendisine konu yapan bilimlerden oluşur. Tüm insan bilimleri insanı geçmişi, şimdisi veya geleceği bakımından ele alabildiği gibi, onu kültür yapan, toplum oluşturan, tarih yapan, siyaset yapan ve dil oluşturan varlık olarak ele alıp, inceleyebilir. Kısaca bu bilimler, insanın yapıp ettikleriyle ve ne yapacaklarıyla ilgilenirler. İnsan bilimlerinin konusu insan olduğu için, doğa bilimlerinde olduğu gibi kesin yasalara varamazlar; çünkü insan doğadaki cansız varlıklarda bulunan sahil vc geııel yasalara bağlı hareket etmez. İnsan, cansız doğadan farklı olarak, özgür iradeye sahiptir. Nedensellik ve genel-geçer yasalar, insan bilimlerinde tam bir karşılık bulamazlar. Bu nedenle, insan bilimlerinin amacı genel-geçer yasalara varmak yerine, insanın yapıp ettiklerini anlamaktır. İnsan bilimleri, açıklama yöntemi yerine anlama yöntemini kullanırlar.
f. Felsefî Bilgi
Şu ana kadar açıklanan tüm bilgi türleri varlığı parçalıyor, onu belli bir açıdan ele alıyor ve bulduğu bilgileri doğru olarak kabul ediyor. Felsefî bilgi, diğer bilgi türlerinin aksine, evreni, varlığı, insanı ve toplumu parçalara veya konularına ayırmadan, bir bütün olarak anlamaya çalışır. Felsefî bilgi, merak eden ve soru soran varlık olarak insanın, evren, dünya, kendi ve toplum hakkında aklı ile ortaya koyduğu tümel düşüncelerdir. Felsefe bilgisi, düşünen öznenin, nesneyi merak etmesi ve ona yönelerek, onu sorgulaması ve anlamasıyla ortaya çıkan tutarlı, ön yargısız, akılla temellendirilmiş düşüncelerden oluşan bilgi türüdür.
KAYNAK:
A. KadiR Çüçen., BİLGİ FELSEFESİ

Yorumlar