Botanik Nedir?
Tarihsel olarak, botanik, mantarları ve algleri de de içine alan bir bilim dalıdır. Günümüzde, botanikçiler (tam anlamıyla), 391.000'i damarlı bitki türü (yaklaşık 369.000 çiçekli bitki türü dahil) olmak üzere yaklaşık 20.000'i kara yosunu olan yaklaşık 410.000 kara bitkisi türünü incelemektedir
19. ve 20. yüzyıllarda, bitkilerin incelenmesi için optik mikroskopi ve canlı hücre görüntüleme yöntemleri, elektron mikroskobu, kromozom sayısının analizi, bitki kimyası ve enzimlerin ve diğer proteinlerin yapısı ve işlevi dahil olmak üzere yeni teknikler geliştirildi. 20. yüzyılın son yirmi yılında botanikçiler, bitkileri daha doğru bir şekilde sınıflandırmak için genomik ve proteomik ve DNA dizileri dahil olmak üzere moleküler genetik analiz tekniklerini kullandılar.
Modern botanik, bilim ve teknolojinin diğer alanlarının çoğundan girdiler içeren geniş, çok disiplinli bir konudur. Araştırma konuları arasında bitki yapısı, büyüme ve farklılaşma, üreme, biyokimya ve birincil metabolizma, kimyasal ürünler, gelişme, hastalıklar, evrimsel ilişkiler, sistematiği ve bitki taksonomisi çalışmaları yer alır. 21. yüzyıl bitki bilimindeki baskın temalar, bitki hücrelerinin ve dokularının farklılaşması sırasında gen ekspresyonunun mekanizmaları ve kontrolü olan moleküler genetik ve epigenetiktir. Botanik araştırmaları, temel gıda, kereste, yağ, kauçuk, lif ve ilaç gibi malzemeleri, modern bahçecilikte, tarım ve ormancılıkta, bitki çoğaltmada, ıslahta ve genetik modifikasyonda, inşaat için kimyasalların ve hammaddelerin sentezinde kullanmada çeşitli uygulamalara sahiptir ve enerji üretimi, çevre yönetimi ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi konularını içerir.
16. yüzyılın ortalarında, bir dizi İtalyan üniversitesinde " botanik bahçeleri " kuruldu - 1545'teki Padua botanik bahçesi genellikle orijinal konumunda olan ilk bahçe olarak kabul edilir. Bu bahçeler, bitkilerin tıbbi kullanım için yetiştirildiği, genellikle manastırlarla ilişkilendirilen eski "fizik bahçelerinin" pratik değerini sürdürdü. Botaniğin büyümesini akademik bir konu olarak desteklediler. Bahçelerde yetişen bitkiler hakkında dersler verildi ve tıbbi kullanımları gösterildi. Botanik bahçeleri çok daha sonra kuzey Avrupa'ya geldi; İngiltere'de birincisi, 1621'de Oxford Üniversitesi Botanik Bahçesi idi. Bu dönem boyunca, botanik tıbba sıkı sıkıya bağlı kaldı.
Bitki Anatomisi Nedir?
Bitki anatomisi, bitki organlarının doku ve hücre yapısının incelenmesidir. Bitkilere uygulandığı şekliyle anatomi terimi genellikle yüksek güçlü ışık mikroskobu veya elektron mikroskobu altında gözlemlenen yapılarla ilgilenir.
Bitkiler Esas Olarak Hangi Bölümlerden Oluşur?
Bitkiler tipik olarak altı temel bölümden oluşur: kökler, gövdeler, yapraklar, çiçekler, meyveler ve tohumlar.
Bitkilerde Organ Sistemleri
Hayvanlarda olduğu gibi bitkilerde de benzer hücreler bir arada çalışarak dokuları oluştururlar. Farklı doku türleri özgün işlevleri yerine getirmek üzere bir araya geldiğinde organlar oluşur; Organlar bir araya gelerek organ sistemlerini oluşturur. Damarlı bitkiler iki farklı organ sistemine sahiptir: sürgün sistemi ve kök sistemi. Sürgün sistemi iki bölümden oluşur: bitkinin yapraklar ve saplar gibi vejetatif (üremeyen) kısımları ve bitkinin çiçek ve meyveleri içeren generatif (üreyen) kısımları. Sürgün sistemi genellikle fotosentez için gerekli ışığı emdiği yer üstünde büyür. Bitkileri destekleyen, su ve mineralleri emen kök sistemi genellikle yer altındadır.
Şekil: Tipik bir bitkinin organ sistemlerini göstermektedir.
Bitki Anatomisi Neden Önemlidir?
Bitki anatomisinin incelenmesi, bitkilerin farklı çevre koşullarına göre yapısal adaptasyonlarını anlamamıza yardımcı olur. Aynı zamanda monokotlar, dikotlar ve açık tohumlular arasında ayrım yapmamıza da yardımcı olur. Böyle bir çalışma bitki fizyolojisiyle bağlantılıdır. Dolayısıyla bitki yetiştiriciliğine yardımcı olması bakımından önemlidir.
3 Ana Anatomik Yapı Nedir?
Damarlı bitkilerin üç organı (kökler, gövdeler ve yapraklar), karasal ototrofların temel biyolojisini yansıtır: yapraklar güneş ışığını alır ve fotosentez gerçekleştirir; kökler toprağa bağlar ve fotosentez için gerekli olan su ve besin maddelerini alır. Gövde ise bu iki ana kısmı birbirine bağlar...
Temel Doku Tipleri Nelerdir?
Anatomik açıdan bakıldığında meristematik (apikal, lateral ve interkalar) ve kalıcı (apikal, lateral ve interkalar) dokular iki tip bitki dokusudur (basit ve karmaşık).
Bitki morfolojisi ile bitki anatomisi arasındaki fark nedir?
Bitkiler için, bitki morfolojisi veya fitomorfoloji, bitkilerin fiziksel formunun ve dış yapısının incelenmesidir; bitki anatomisi ise çoğunlukla hücresel/mikroskobik düzeyde iç bitki yapısının incelenmesidir.
Bitki anatomisi neye odaklanır?
Botaniğin bir dalı olan Bitki Anatomisi, hücreler, dokular ve organlar dahil olmak üzere bitkinin iç yapılarına odaklanan bir çalışmadır. İlk kez 1670'lerde Grew ve Malpighi tarafından ortaya atılan bu eski disiplin, fizyoloji, taksonomi, ekoloji ve evrim gibi diğer bitki bilimlerinin incelenmesine de temel oluşturmaktadır.
Anatomik Kesit Yüzeyleri Nelerdir?
1.Enine Kesit : Objenin uzun eksenine dik
doğrultuda alınan kesitlerdir.
2.Boyuna Kesit : Objenin uzun eksenine
paralel doğrultuda alınan kesitlerdir.
Bu da kendi arasında ikiye ayrılır.
Radyal Kesitler: Objenin merkezinden geçen
boyuna kesitlerdir.
Teğetsel Kesitler: Objenin yüzeyine teğet geçen
boyuna kesitlerdir.
Yüzeysel Kesit: Kabuk veya dış yüzeyinden sıyırma şeklinde alman
kesitlerdir.
Preparat Nedir?
Mikroskopta incelenmesi için hazır hale getirilmiş numuneye "preparat” denir. Anatomik kesit yüzeylerine riayet edilerek alınan bitki kesitleri uygun biçimde lam üzerine yerleştirildikten sonra gerekiyor ise nemlendirilerek kurumaya karşı önlem alınır ve numuneyi sabitleştirmek amacı ile lamel ile kapatılır.
Numune üzerine su damlatılmış ise hava kabarcığı kalmamasına dikkat edilmelidir. Lamelin kapatılma işleminin 45 derecelik açı ile yapılması gaz kabarcıklarının uzaklaştırılması için yararlı olacaktır.
Sürekli Preparatlar:
Genellikle şu ana işlem adımlarından geçilerek elde edilir:
1- Malzemenin genellikle glutaraldehit (protein moleküllerinin kovalent çapraz bağlanması) ve osmiyum tetroksit (zarlara bağlanır ve stabilize edilir) ile sabitlenmesi gerekir. Numunenin suyu uzaklaştırılmalıdır (dehidrasyon).
2- Katı bir plastik blok oluşturmak üzere polimerize olan monomerik bir reçinenin nüfuz etmesi. Bu şekilde güçlendirilen yapıların mikroskop vakumunda çökmesi engellenir.
3- Numunenin kesilmesi: yaklaşık 15 - 100 nm kalınlığında (hücre kalınlığının yaklaşık 1/200'ü) kesitler üretebilen bir ultramikrotom gereklidir. Ultramikrotomların normalde ince cam bıçakları vardır. Cam kırığı kenarları metal bıçaklara göre daha keskindir ancak çok uzun ömürlü değildir. Elmas bıçaklar bir alternatiftir.
4- İnce kesitler, mikroskopta görüntülenmek üzere güçlendirilmiş plastik (formvar) ile kaplanmış küçük dairesel bir metal ızgara üzerine yerleştirilir.
5- Kontrastın arttırılması için iki farklı yöntem mevcuttur: kaplama ve ağır metal iyonlarıyla emprenye etme. Kaplama, numunenin vakuma yerleştirilmesi ve metal tozu (platinyum, platinyum/kömür, altın, vanadyum, krom, kurşun vb.) bulutuna maruz bırakılmasıyla gerçekleştirilir. Bulut, numuneden belirli bir mesafe ve açıya yerleştirilen metal bir filamanın ısıtılmasıyla üretilir. Numunenin rölyef benzeri yüzeyi, numune üzerinde düzensiz yapılı metal kaplamaların oluşmasına yardımcı olur (kabartma kontrastı). Bir numunenin damgası da alınabilir. Bu nedenle, mikroskopta incelenmeden önce numuneden alınan biraz daha kalın metal kaplamalar hazırlanır.
Ağır metal iyonlarıyla kontrast elde edildiğinde preparat uranil asetat veya kurşun sitrat çözeltileriyle emprenye edilir. Tuzlar numune tarafından farklı kuvvetlerle emilir, böylece farklı etiketli yapılar daha sonra mikroskopta görüntülenir. Özel bir yapı iyonları emmişse pozitif lekelenmeden , metal iyonları (fosforik tungsten asit, uranil asetat, uranil formiat ve diğerleri) gerçek yapının etrafında birikmişse negatif lekelenmeden söz edilir . Negatif boyama normalde makromolekülleri ve moleküler kompleksleri (ribozomlar, virüsler) görünür kılmak için kullanılır. Genellikle moleküllerin topaklanmasını önleyen özel bir kimyasalın eklenmesi gerekir.
Bitki Hücreleri
Hücre, canlının en küçük birimidir. İster tek hücreden (bakteri gibi) isterse çok sayıda hücreden (insan gibi) oluşan canlıya organizma denir. Dolayısıyla hücreler tüm organizmaların temel yapı taşlarıdır.
Tipik bir bitki hücresi, hücre çeperi ve protoplast olarak ikiye ayrılabilir. Hücre çeperinin esas maddesi selüloz olmakla birlikte, hemiselüloz, pektin ve kitin (glikokaliks ) gibi polisakkaritler de bulunabilir. Hatta süberin, lignin, kütin, mum, reçine, zamk, alkaloidler, glikozidler, tanen, renk pigmentleri ve kristal gibi çeşitli kimyasal maddeler de hücre çeperlerinin yapısına katılabilir.
Hücre Tipleri
Kereviz (Apium graveolens) saplarından birinden veya ana kereviz sapından ince bir kesit alınız. Kesit iç özelliklerini görebilmeniz için kesitin olabildiğince ince olması olması gerekir, bu nedenlle gerekirse tekrar tekrar deneyiniz! Örneğinizi boyamak istiyorsanız örneği bir lam üzerine yerleştirin ve küçük bir damla Toluidin Mavisi ekleyin. Boyanın numuneye nüfuz etmesi için birkaç saniye bekleyin, ardından su ekleyerek ve fazla sıvıyı emdirerek boşaltıp durulayın. Bir veya iki damla su ekledikten sonra lameli kapatabilirsiniz.
PLASTİTLER
Plastitler proplastitlerden oluşur. Yapıları, görevleri ve bulundurdukları renk maddeleri farklılık gösterir. Renkli olanlardan kloroplastlar fotosentezin gerçekleştiği organellerdir. Kromoplastlar ise karotinoid grubu pigmentler içerir. Kromoplastlar, bitkilerde çiçek, meyve gibi yapılara rengini verir Renksiz olanlar arasında en sık rastlananı amiloplastlardır. Bunlar bitkilerin değişik bölgelerinde nişasta deposu olarak rol oynarlar. Plastitler birbirine dönüşebilirler.
Kloroplastlar
Ağırlıklı olarak klorofil moleküleri nedeniyle yeşil renklidirler. Yoğun renkleri nedeniyle bir çok bitkinin fotosentez yapan kısımlarında ışık mikroskobu incelemelerinde kolaylıkla görülebilirler.
Laboratuvar incelemelerinde epidermis dokusunun kloroplast bulundurmadığı dikkate alınmalıdır.
Not: Kloroplastlar akvaryum bitkilerinde daha kolaylıkla görülebilirler.
Renk maddesi olarak klorofil yerine karotenler bulunur. Turuncu renkli karotin, sarı renkli ksantofıl ve kırmızı renkli likopin, karotinoidlerin bazı çeşitleridir.
Karotinler:
Daucus carota (havuç)'nın kökünden enine kesit alarak bitki hücrelerini mikroskopta inceleyiniz.
Domates bitkisinin (Lycopersicon esculentum) meyvesinin etli kısmından kesit alarak, mikroskopta inceleyiniz. Gevşek yapılı parankima hücrelerinin içinde uzun, dar kristalloidler ve yuvarlak tipte şekillenmiş yapıların içinde kırmızı renkli likopin pigmentleri bulunmaktadır.
Pek çok bitkide metabolizma sonucu oluşan ve tekrar kullanılmayan klorür, fosfat, karbonat, silikan anhidritleri ve sülfatlar gibi birçok mineral asit tuzlarını (anorganik tuzlar) kristal formu ile hücrelerinde depo edilir.
HÜCRE ÇEPERİ
Hücre çeperi hücrenin şeklini ve dokunun yapısını belirlemektedir. Hücre çeperleri destek ve koruyucu ödeve sahiptir. Kara bitkilerinin hava etkisinde kalan kısımlarım yerçekimine karşı korur ve onların kurumasını önler. Aynı zamanda absorpsiyon, terleme, taşınma ve salgı gibi etkinliklerde önemli rol oynar.
Sekonder çeperlerde derinlikleri, genişlikleri ve yapı bakımından farklılaşmaları değişiklik gösteren çukurlara "geçit" denir. Geçitler kalınlaşmış çeperler arasında geçirgen olan, madde alış verişini sağlayan difüzyon alanlarıdır. Buna karşın primer çeperdeki çukurlara "primer geçit alanı" denilir. Meristematık hücrelerin primer geçit alanları çok fazladır, çeperler boncuk dizileri görünümündedir. Geçit, genel olarak geçit çukurluğu (geçit odası) ve geçit kapatma zarı olarak iki kısımdan meydana gelmiştir.
Şekil: Kenarlı geçitlerin yapısı: 1-Kenarlı geçit çifti 2- yarı kenarlı geçit çifti 3-Torus ve zar ortada 4- Torus geçit açıklığının bir tarafını kapar (oklar su akımını yönünü gösterir) 5 ve 5- Kalburlu geçitler.
BİTKİ DOKULARI
Tohumlu bitkilerin en önemli ve ilgi çekici özelliklerinden biri, yaşamları boyunca sürekli olarak büyümeleridir. Bu yönden, belirli bir büyüklüğe erişip, yaşamları boyunca o büyüklükte kalan hayvanların çoğundan farklıdırlar. Bitkilerin büyümesi, sürgen doku denilen özel dokularla olur. Bu dokular, sonsuza kadar bölünme yeteneklerini koruyan ve yeni hücreler• üreten ince zarlı embriyon hücrelerinden oluşmuştur. Yeni hücrelerden bazıları sürgen doku hücreleri olarak kalmayı sürdürürken, ötekiler, çeşitli işlevleri olan erişkin dokulara farklılaşırlar. Bu farklılaşan dokular arasında besin, su ve mineralleri bitkinin değişik yerlerine ileten ve destek sağlayan damar dokularını, besin üreten fotosentez dokuların', bitkiye ek dayanak sağlayan lifleri, besin depo eden özek-dokuları ve bitki organlarını koruyan üst deri ile mantar dokuyu sayabiliriz.
BİTKİ DOKULARI
Tohumlu bitkilerin en önemli ve ilgi çekici özelliklerinden biri, yaşamları boyunca sürekli olarak büyümeleridir. Bu yönden, belirli bir büyüklüğe erişip, yaşamları boyunca o büyüklükte kalan hayvanların çoğundan farklıdırlar. Bitkilerin büyümesi, sürgen doku denilen özel dokularla olur. Bu dokular, sonsuza kadar bölünme yeteneklerini koruyan ve yeni hücreler• üreten ince zarlı embriyon hücrelerinden oluşmuştur. Yeni hücrelerden bazıları sürgen doku hücreleri olarak kalmayı sürdürürken, ötekiler, çeşitli işlevleri olan erişkin dokulara farklılaşırlar. Bu farklılaşan dokular arasında besin, su ve mineralleri bitkinin değişik yerlerine ileten ve destek sağlayan damar dokularını, besin üreten fotosentez dokuların', bitkiye ek dayanak sağlayan lifleri, besin depo eden özek-dokuları ve bitki organlarını koruyan üst deri ile mantar dokuyu sayabiliriz.
Şekil: Gövdenin birincil dokuları. 1a-Uçsal sürgen doku (tepe meristemi) 1b- Temel meristem doku (Yanal meristemler) 1e- İletim demetlerinin aralarına yerleşen meristemler (büyütkendoku)
UÇ SÜRGEN DOKU
Gövde ve kökler, hem enine, hem boyuna büyürler. Boyuna büyümeyi sağlayan sürgen doku, kök ve gövdenin ucunda bulunduğu için uç sürgen doku adı verilir. Ayrıca, daha embriyonda oluştukları için, birinci( sürgen dokular da denir. Embriyonun geliştiği zigot (yada döllenmiş yumurta), yeni bitkinin yaşamındaki ilk sürgen doku hücresidir. İlk birkaç bölünmeden sonra, embriyo, aşağı yukarı küresel bir hücre topluluğudur. Ama, karşıt kutuplarda, biri genç kök ucunu, öteki genç gövde ucunu temsil eden iki sürgen doku hücreleri topluluğu bulunur. Bunlar görevlerini sürdürdükçe, uzunlamasına bir embriyon gelişir ve kök ile gövdenin silindirimsi ekseni belirginleşir. Sonradan bütün gövde hücreleri
ve yaprakları gövde uç sürgen-dokusundan, kökün bütün hücreleri de kök uç sürgendokusundan türeyeceklerdir.
GÖVDENİN BİRİNCİL DOKULARI
Gövdenin uç sürgendokusundan türeyen dokular şunlardır: Üst Deriye dönüşen önderi (protoderma); damar dokusunu verecek olan prokambiyum; korteks ve «öz»ü verecek olan temel sürgen-doku. Üst Deri hücreleri, genç bitki bölümleri üstünde koruyucu bir tabaka oluşturur. Dış yüzleri su geçirmeyen, balmumuna benzer bir bileşimle (kütin) kaplıdır. Üst Deri hücreleri arasında çok az boşluk vardır yada hiç yoktur. Bu adaptasyonlar, bitkinin su yitirmesini ve asalakların yerleşmesini önler. Temel sürgen doku olgunlaşarak, gövde dışının hemen altında «korteksi, gövdenin merkezinde de «öz»ü verir. Bu iki doku da özekdokular'dır. Gövdenin yaşlı bölümlerinde hücreler uzamış duruma gelebilirlerse de, aslında, izodiyametrik, ince çeperli, yaşayan hücrelerden yapılmışlardır. Korteks ve özün hücreleri, çoğunlukla besin depolarlar; ama bazı türlerde ayrışıp dağılarak oyuk bir öz oluştururlar.
Prokambiyum, uzun biçimleri ve gövdenin uzun eksenine paralel uzun eksenleriyle kolayca tanınan hücrelerin uç uca birleşmesinden oluşmuştur. Prokambiyum hücreleri, besini hem aşağı, hem yukarı taşıyan birincil soymuk ile, su ve mineralleri köklerden yukarı taşıyan birinci! odun'u verirler. Soymuk hücrelerinin çoğunun yaşayan hücreler olmalarına karşılık, odun hücreleri, görevlerini yaparken ölmüş hücrelerdir. Tüm tohumlu bitki hücrelerinde olduğu gibi, odun hücreleri, ince bir birincil çeper ile çevrilmiştir. Bu çeperin iç tarafında, karakteristik biçimleri olan kalın bir ikincil çeper vardır. Bu biçimler, birincil odunda daha çok çember (çembersi kalınlaşma), yada sarmal (sarma! kalınlaşma) olurlar. Prokambiyum hücrelerinin yaşayan protoplazması, bu ikincil çeperi oluşturduktan sonra ölür. Bu ölü; uzamış odun hücreleri, içinde suyun yükseldiği oyuk borular biçimindedir. odun hücrelerinin iki önemli tipi suyu yukarı iletir: Trakeidler ve trakeler. Trakeidler, tüm damarlı bitkilerde (eğreltilerde ve tüm tohumlu bitkilerde) bulunurlar. Yatay bir son çeper yerine, oldukça eğik bir son çeperleri olduğundan, sivrilip biten bir görünüme sahip silindirimsi yapılardır.
Trake elemanları çam bitkisinin odunsu kısımlarından alınacak teğetsel kesitlerde gözlenebilir.
Şekil. ( Tilia ) Ihlamur’un odun elemanları.
İKİNCİL DOKULAR
Tek yıllık bitkilerde, yalnızca üst deri, korteks, birincil odun, birincil soymuk doku ve öz bulunur. İki Yıllık (iki yıl yaşayan bitkiler) ve çok yıllık (iki yıldan çok yaşayan bitkiler) bitkiler, büyütken (meristem) doku (kambiyum) etkisiyle enine büyürler. Damar büyütkendokusu, birincil odun ve soymuk arasında yükselerek, büyük ölçüde ikincil odun ile daha az ölçüde ikincil soymuk oluşturur. İkincil odun, bildiğimiz odundur ve yaşlı bir gövdenin hemen tümünü kaplar. Yıllık, bitkilerin çoğunda mantar büyütkendokusu, üstderinin hemen altında oluşur. Bu, gövde kabuğunun .en üst dokusu olan mantardoku'yu verir. Mantar büyütken dokusu ve damar büyütkendokusuna ikinci! sürgendoku (çünkü bunlar, birincil sürgendokudan sonra gelişir) ve yan sürgendoku (bitkilerdeki yerleri nedeniyle) denir. Bunlardan gelişen dokulara da ikindi dokular adı verilir.
YAPRAKLAR
Yapraklar, tepenin hemen altında yaprak taslağı denilen şişliklerden oluşmaya başlarlar. Yaprağın ortası, çoğunlukla parankima'dan oluşan mezofildir. Hücreler, içinde fotosentez yoluyla besin üretilen kloroplast bakımından zengindir. Tüm yaprak, üst deri ile kaplıdır. üstderi, gözenek (stomata) denilen açıklıklarla donanmıştır. Bu gözeneklerden, fotosentez için gerekli olan karbondioksit girer ve fotosentez ürünü oksijen çıkar. Bazı istisnalar dışında yaprak, yalnızca bir mevsim yaşar ve yalnızca birincil dokulardan oluşur
Yaprak Epidermasının Farklılaşması İle Oluşan Yapılar
1.Koruma (Örtü) Tüyleri: Kurakçıl bitkilerde iyi gelişmiştir.
2.Savunma Tüyleri: Örneğin, ısırgan otunun yakıcı tüyleri.
3.Tırmanma Tüyleri: Hedera helix (duvar sarmaşığımda olduğu gibi, bazı sarılıcı bitkilerde bitkinin desteğe tutunmasını sağlarlar.
4.Emme Tüyleri: Topraktan ham besin suyunu emen kök tüyleri.
5. Salgı Tüyleri: Su, şekerli, kalkerli, tuzlu su, eterik yağ, enzim ve benzeri salgıları salgılayan tüylerdir.
Epidermal tüyler, telgraf çiçeği (Tradescantia), Sığır kuyruğu (Verbascum), Afrika menekşesi (Saintpaulia), Sardunya (Pelargonium), Zakkum (Nerium) yapraklarında incelebilir.
Epidermal tüyler, telgraf çiçeği (Tradescantia), Sığır kuyruğu (Verbascum), Afrika menekşesi (Saintpaulia), Sardunya (Pelargonium), Zakkum (Nerium) yapraklarında incelebilir.
GÖVDE VE KÖKLER
Yeryüzünde, tohumlu bitkilerin bilinen yaklaşık 250 000 türü vardır. Bu türler, biçim ve büyüklük açısından son derece farklıdırlar. Buna karşılık, oluştukları dokular oldukça benzer ve bu dokuların kök ve gövdedeki dağılımları, temel birkaç modeli izler.
TEK ÇENEKLİLER
Birçeneklilerin gövde kesitleri, iletim demetlerinin dizilişiyle kolaylıkla tanınır. İletim demetleri, gövdenin her tarafına dağılmış, ama daha çok, gövdenin dış tarafına kümelenmişlerdir; bazı tek çeneklilerin geniş ve oyuk bir merkezi vardır. Her demette, bir demet kılıfıyla çevrili odun ve soymuk boruları bulunur. Bunlar aynı yarıçap üstünde bulunurlar; ama, odun, merkeze daha yakındır. İletim demetleri, özekdoku içinde yer alır; gövdenin en dış dokusu, üst deridir. Bunun tersine, birçeneklilerin köklerinde iletim demetleri dağınık değildir.
Kök merkezinde, çevresinde bir düzine yada daha çok odunsu damar bulunan öz yer alır. Odunsu boruların dış tarafında soymuk damarları bulunur, ama gövdeden farklı olarak, odunsu ve soymuk damarları değişik yarıçap-lar üzerindedir. Soymuk damarlarını, tek sıra halinde çevreteker (perisikl); çevretekeri de içderi çevreler. Çevretekerden yan kökler gelişir. endodermis ise, kök tarafından emilip odunsu damarlara geçecek olan suda erimiş bileşiklerin nitelik ve niceliğini denetler. Endodermisin üstünde, korteks hücrelerinin oluşturduğu geniş bir tabaka yer alır. Korteks ve öz, besin depo ederler. Kökün en dışını ise, üstderi hücrelerinden oluşan tek bir tabaka kaplar. Birçeneklilerin çoğu, yalnızca birincil doku kapsayan tek yıllık bitkilerdir; ne meristem dokuları vardır, ne de ikincil büyüme yaparlar.
BİRÇENEKLİ KÖKÜ — Mısır bitkisinde birçenekli kökünün tipik anatomisi.
Merkezde öz vardır; özün çevresinde birincil odun hücrelerinin değişik grupları yer alır. Bunlardan ilk farklılaşacak olanlara ön odun, en son farklılaşacak olanlara orta odun denir. Birincil soymuk, birincil odun hücre grupları arasındaki küçük hücre gruplarından oluşmuştur. Çevreteker, çok küçük hücrelerden oluşmuş belli belirsiz bir çemberdir; onun hemen ötesinde iç ve dış çeperleri son derece kalın olan içderi bulunur; içderiyi, geniş bir korteks çevreler. Korteksin büyük bir bölümü ve epidermis burada gösterilmemiştir.
DİKOTİLEDONLAR
İKİÇENEKLİLERİN GÖVDELERI
Yıllık ikiçeneklilerin, genç iki yıllık ikiçeneklilerin ve çok yıllık ikiçeneklilerin gövdeleri, doku bakımından tekçeneklilerinkinden farksızdır. İkiçeneklilerin temel farkı, iletim demetlerinin gövde dışına yakın tek bir halka oluşturmasıdır. İletim demetleri halkası için-de öz bulunur. Bu halkanın dış ta-rafında da korteks ve tek sıra ha-linde üstderi hücreleri görülür. Bunların tümü, birincil dokulardır. Bir büyüme mevsiminden çok yaşayan gövdelerde, öz ile kabuk arasında iletim demetleri yer alır. Bunun içinde, birincil odun ile soymuk arasında, damar büyütkendokusu denen tek bir tabaka vardır.
Damar büyütkendokusu hücreleri, bölündükleri zaman ikincil odun ve ikincil soymuk hücrelerini verirler. Genellikle, ikincil soymuktan çok daha fazla ikincil odun hücresi oluşur. İkinci! odun, ağaç ve çalıların odununun, ikincil soymuk da kabuğun : bir bölümünü oluşturur. Kapalıtohumluların odununda 5 tip odunsu hücre vardır. Bunlardan ikisi, gövdede düşey doğrultuda iletim yapar ve gövdeye destek olurlar. Trakeidler ve trakeler, kalın çeperli, belirli görevleri yerine getiren, ölü hücrelerdir. Trakeler, silindirsi biçimlidir ve trakeidlerden daha kısa ve geniştir. Kalın çeperli ölü hücrelerin üçüncü bir tipi de, odun lifi'dir. İlk bakışta trakeide benzer; ama daha dar ve uzundur. Su iletiminde rolü yoktur; görevi, gövdeye destek olmaktır. Odun öz kolu, suyu yanlara ileten, ince çeperli, yaşayan hücrelerden oluşur. Odun özekdokusu da, ince çeperli, yaşayan ve odunda besin depolayan hücrelerden oluşmuştur.
Çeşitli odun hücrelerinin büyüklükleri, yılın hangi döneminde oluştuklarına göre değişir. Damar büyütkendokusu, ilkbaharda büyük, yazın ise küçük hücreler verir. Büyüme mevsimi boyunca birbiri ardına oluşan odun hücrelerinin hacmi giderek azalır. Kış mevsiminde, büyütkendoku uykudadır ve yeni odun hücreleri oluşmaz.
BİRİNCİL BÜYÜMEDE İKİÇENEKLİ GÖVDESİ — Ayçiçeği (helianthus) gövdesinin bu kesitinde, tek bir iletim demetleri halkası görülmekte. Her iletim demetinde birincil odun ve birincil soymuk bulunur. Biraz daha yaşlı ayçiçeği gövdesi ise, damar büyütkendokusunun oluşturduğu ikincil odun ve ikincil soymuk kapsamaktadır.
KAYNAKLAR
https://tr.wikipedia.org/wiki/Botanik
Gregor Fraser Barclay. Morphology of Seed Plants Gregor Fraser Barclay, DepartmentofLife Sciences, The University of the West Indies.
https://www1.biologie.uni-hamburg.de/b-online/e03/03f.htm
Sonraki ilkbaharda büyütkendoku yeniden etkinleşir. Böylece, odunda yıl halkaları ortaya çıkar. Bir ağacın yaşı, gövdesindeki kesitte bulunan yıl halkaları sayılarak hesaplanabilir. Kapalıtohumlularda 5 tip soymuk hücresi vardır. Bunlardan yalnızca biri, gövdede besini dikey olarak taşır: çekirdeğini kaybetmiş ve yaşayan bir hücre olan kalburlu boru birimi. Kalburlu boru biriminin yanında, onun sitoplazmasını denetlediğine inanılan çekirdekleri kapsayan arkadaş hücreleri vardır. Soymuk öz-kolu, besini yanlara iletir ve büyütkendokunun ötesinde olan odun öz-kolu ile devam eder. Soymuk parankiması hücreleri ve soymuk lifleri odununkine benzer. Soymuk lifleri dışındaki tüm soymuk hücreleri, ince çeperli, canlı hücrelerdir. İkincil bir büyütkendoku olan mantar büyütkendokusu, korteksin dış bölümünde oluşur. Bu meristem doku, başka bir ikincil doku olan mantar dokunun büyütken dokusudur; mantar doku yapıldıkça, üstderiyi zorlar ve gövdenin en dış dokusu halini alır. Mantar doku hücrelerinin çeperinde, su geçirmeyen, dolayısıyla aşırı su yitirilmesini önleyen bir madde (mantarözü) vardır. Damar meristeminin dış tarafında kalan tüm dokular, ağaç kabuğunu oluşturur. Ağaç kabuğu, ikincil soymuk, birincil soymuk, korteks, mantar meristem dokusu ve mantar doku kapsar. Bazı durumlarda birincil soymuk ve korteks ezilir ve birbirlerinden ayırt edilemezler.
İKINCIL BÜYÜMEDE BİR ÇENEKLİ GÖVDESI: Kesitte, ikincil büyümenin birinci yılında olan genç bir mürver ağacı (sambucus) gövdesi görülmektedir. 1- Biraz daha yaşlı bir gövdede soyulacak olan üstderi; 2- mantardoku; 3- meristem doku; 4- korteks; 5- ka1ın çeperli soymuk lifli birincil soymuk; 6- ikincil soymuk; 7- damar meristemi; 8- ikincil odun; 9- öz; 10- merkezi odun; 11- birincil odunun ön odunu.
BİRİNCİL BÜYÜMEDE İKİÇENEKLİ KÖKÜ - Düğün çiçeği (ranunculus) kökünün çoğunluğunu korteks oluşturur. Merkezde bir damar silindiri, korteks çevresinde de epidermis vardır. Damar silindir kesitinde yıldız biçiminde bir birincil odun göbeği vardır; odun hücreleri, geniş kalın çeperli ve boştur; odun kolları arasında daha küçük, ince çeperli, canlı birincil soymuk grupları bulunur; odun ve soymuğu bir çevreteker ve içderi tabakası çevreler. Korleks hücrelerinin büyük bölümü, nişasta taneleri depolar.
DİKOTİLEDON ODUNU — Çizimde meşe bitkisinin (quercus) ikincil odunundan çok küçük bölümün büyütülmüş üç boyutlu resmi görülmekte. Üst yüzey, gövdenin uzun eksenine dik alınmış bir kesittir. Işısı ve teğetsel kesitler ise, gövdenin uzun eksenine paralel, uzunlamasına kesitlerdir. Işınsal kesitler gövde yarıçapına uyar; teğetsel kesit ise, yarıçapa diktir. Odun hücrelerinin uzun ekseni, gövde uzun eksenine uyar; ama, öz-kolu hücrelerinin eklemleri yataydır. Meşenin iletim boruları öylesine iridirler ki, çıplak gözle görülürler. Her damar, son çeperi azalıp yok olmuş damar birimlerinden oluşan bir dizidir. A damarlar; a damar birimleri çeperindeki delikler; b damar birimleri son çeperinden kalanlar; B trakeidler; c trakeid çeperindeki delikler: C odun lifleri; d lif çeperindeki delikler; D soymuk özekdokusu; E öz-kolu
https://tr.wikipedia.org/wiki/Botanik
Gregor Fraser Barclay. Morphology of Seed Plants Gregor Fraser Barclay, DepartmentofLife Sciences, The University of the West Indies.
https://www1.biologie.uni-hamburg.de/b-online/e03/03f.htm
Bilim ve Yaşam Ansiklopedisi.
Yorumlar
Yorum Gönder