TRİKOM (TÜY)



*
Plant epidermis
**
Epidermisin bütün tek ya da çok hücreli, dışarı doğru oluşan uzantıları trikom, diğer bir deyimle tüy olarak isimlendirilir. Trikomlar şekilleri, yapıları ve işlevleri ayrımlı epidermal uzantılardır. Kelime triks=tüy sözcüğünden türevlenmiştir. Koruyucu ve destek tüyleri, örtü ve salgı tüyleri, pullar ve kökün emici tüyleri başlıca trikom tipleridir.

Trikomlar epidermal uzantılar olduklarından bir bitkinin her tarafında gelişebilirler, genellikle toprak üstü kısımlarında örneğin gövdeler, daha çok yapraklar ve tohumlar üze­rinde yer alırlar. Bazan çiçek petallerinde de oluşurlar. Bitkilerin köklerinde ise su ve erimiş maddeleri emen kök tüyleri, diğer bir deyimle emici tüyler bulunur. Diğer taraf­tan salgı yapan trikomlar ve bezler de dış epidermal tabakalarda, daha çok yapraklar üze­rinde yer alır. Böcek kapan bitkilerin yaprakları üzerindeki salgı bezleri de trikomlar altında İncelenmektedir.
Kökeni ve Yaşam Süresi
Trikomlar epidermis hücrelerinin bölünmeleri, değişmeleri ve büyüyerek çıkıntı yapma­ları ile oluşurlar. En yalın tüy epidermis hücresinin dışarı doğru uzamasıyla meydana ge­lir. Gelişimin ileri evrelerinde tek olan hücre birkaç hücreli şekle dönü­şür. Gerel olarak trikomlar yalnız epidermisten meydana gelir­ler fakat bazı bitki tüy­leri subepidermis hücrele­rinin bölünmesi ile de oluşabilirler. Trikotrlar ya bitkinin yaşamı boyunca süreklidir ya da belirli bir süre yaşayıp kururlar, diğer bir deyimle efemerdirler. Böylece genç tüyler canlı hücre­lerden yapılmıştır, yaşlandıklarında ölürler, bu evrede içleri hava ile dolu olduğundan parlak görünürler.


Sekil : Giycine (Soya fasulyesi) yaprağında tüy gelişiminin üç evresi.
Genellikle tüyler epidermise gömülmüş bir ayak ve yüzeyden uzanan bir üst kısma sahip­tir. Trikomların hücre çeperleri selülozdur, bu selüloz çeperin üzeri kutikula ile örtülü­dür, bazan da çeper ligninleşmistir. Seyrek olarak pamu'kta olduğu gibi sekonder çeperler kalınlaşmıştır.
Diğer taraftan trikomlar "emergens" lerden (çıkıntı) oldukça farklıdırlar. Yalnız epidermisten oluşan trikomlara karşıt emergensler epidermis ve epidermis altındaki hipodermis dokularından oluşur. Örneğı'n Rosa (Gül) ve Ribes (Frenküzümü) dikenleri emer genstir ve tutunma işlevi görürler. Bazı bitkilerde, örneğin viola tricolor'da (Hercai menekşe) stipulaların kenarlarındaki tek hücreli tüyler salgı işlevine sahip emergenslerdir. Fakat trikom ve emergens arasındaki bu ayırım kesin değildir, örneğin bazı epidermis tüyleri subepidermis hücrelerinin bölünmesi ile de oluşabilir.
Trikomlar bitkilerin büyük ya da küçük gruplarında yapı bakımından çok değişiklik gös­terir, bazan bir grupta oldukça tekdüzedir, bu yüzden sistematik belirlemelerde çok önem­lidirler. Bazı familyalar özel tipteki tüylerin varlığı ile kolayca tanılanırlar.
Trikomlar çeşitli özelliklerine göre tiplere ayrılırlar. Bu kitapta ise trikomlar morfolojik özyapılarına göre salgı yapmayan tüyler, diğer bir deyimle örtü tüyleri ve salgı tüyleri şeklinde sınıflandırılmıştır:
I. ÖRTÜ TÜYLERİ
a)Yalın, tek yada çok hücreli tüyler
Tek hücreli dallanmayan tüye örnek cistus' un (Lâden) tek hücreli tüyleridir. Bu tiple ilgili tüyler Lauraceae, Moraceae familyalarında ve Triticum (Buğday), Hordeum (Arpa), Pelargonium (Sardunya) ve Gossypi um' da (Pamuk) yaygın­dır. Pamuk tohumlarının tüyleri ticari amaçla kullanılır, bunlar tek hücreli epidermal trikomlardır.


Sekil: örtü tüyleri, cistus yaprağında yalın tüy (T)", Gossypium tohumunda epi­dermal tüyler (2), genç evrede (3) ve sekonder çeperli olgun evrede (4), saintpaulia (Afrika menekşesi) yaprağında tek sıra hücreli tüy (5), Pelargonium gövdesinde iki hücreli tüy (6), solanum (Patates) yaprağında kısa çok hücreli tüy (7,), Atriplex' de vesikulat tüy.
Olgunlukta sekonder çeperli olan tüylerin uzunluğu 6cm ye ula­şabilir ve bu tüyler tohum gömleği üzerinde yer alır. Bu gruba giren çok hücreli tüyler ya uzun, çok hücreli ya da kısa, çok hücreli olabilir. Yalın tüyler aynı zamanda vesikulat tüyler olarak bilinen papiller ve keseler şeklinde de ortaya çıkarlar. Artripiex'in olgunlaşma sırasında vesikulat tüyleri kurur, tuz içeriği beyaz ve tozlu tabaka halinde yaprak yüzeyi üzerinde kalır.
Tek hücreli dallanmamış tüylere iyi bir Örnek olarak cannabis ' in (Kenevir) uzun ve Uumulus' un (Şerbetçi otu) kısa sistolitli çengel şeklin­deki tüyleri verilebilir.


Sekil : Kenevir (1) ve Şerbetçi otunun (2) sistolit içeren çengel şeklindeki örtü tüy­leri.
b)Pul şeklindeki tüyler
Bunlar yassı ve çok hücreli tüylerdir, aynı zamanda sesil (sapsız) de denilen peltat trikomları oluştururlar. Peltat tüyler oiea' da (Zeytin) oldukça geniş yer kaplar.


Şekil : Zeytin yaprağındaki peltat pulların üstten (1) ve yandan (2) görünüşü, Hercai menekşesi petalinin yüzeysel görünüşünde papiller şeklindeki tüyler (3).
Ayrıca epidermal hücrelerin genişlemesi ile oluşmuş su vesikülleri (kabarcıkları) de tüyler kısmına girer.
c)Dallanmış çok hücreli tüyler
Dallanmış çok hücreli tüyler yıldız şeklinde ya da çok kollu şamdana benzer tipte bulunur.


Şekil : Sida'nın yaprağında yıldız şeklinde trikom (1), Lavandula. (Lavanta) yapra­ğında ağaç şeklinde (2) ve Platanus' da (Çınar) dallanmış, şamdan (3) şeklindeki tüy.
Bazı türlerde tüyler hareket etme yeteneği de gösterirler. Bu hareket ya higrosko­pik mekanizma ile, ayrımlı şişme yeteneğindeki liflerin farklı düzenlenişiyle, ya da tü­yün kendisinde var olan canlı hücrelerin etkinliği ile olabilir.
II. salgi tüyleri
Bu gruba giren trikomlar tek hücreli, çok hücreli, ince uzantılar ya da yuvarlak şe­kilde, bazan da pul halinde olabilirler. Salgı tüylerinden başka nektaryum, reçine ka­nalları ve latisiferler de bitkilerde salgı yapılarım oluşturur, bunlara daha ileride değinilecektir.
Kökeni ve Yaşam Süresi
Bir salgı trikomu gelişmesine epidermal hücreden bir yumru seklinde baslar, sonra bu yapı uzar. Salgı tüyü çok hücreli ise bu başlangıç uzamayı çok sayıda bölünmeler izler (şekil 70). Şekilden de-görüldüğü gibi bir hücreli yapı sürekli bölünerek sırası ile iki üç, dört, altı ve sonuçta on hücreli salgı tüyü şekline dönüşür.


Şekil : Enine (1-6) ve yüzeysel (7-10) kesitte üjustrum' un salgı tüylerinin geli­şimi.
Yapı
Tek ya da çok hücreli olan salgı tüyleri genellikle bir bazan ikiden fazla sap; tek bazan da çok hücreli bir baştan oluşmuştur (şekil 71). Bol protoplasmalı olan baş kısmın da çok sayıda vakuol, mitokondri ve plastidler bulunur. Sitoplasrna oldukça yoğundur, endoplasmik retikulum profilleri ve ribosomlar taşır. Nukleus büyüktür, çok sayıda yoğun tanecikler ve lipoidal maddeler çeper altında dağılmışlardır. Bu yapı tümüyle kutikula ile kaplıdır.


Şekil : Ligustrum yaprağında salgı tüyü.

Çok hücreli bir başa sahip olan salgı tüyleri aşağıdaki şekilde görülmektedir. Çok hücre­li tüy epidermise gömülü bir ayak ve dışarı doğru çıkıntı yapan bir sap ve çok hücreli başdan oluşmuştur. Peltat salgı tüylerinde disk şeklindeki tabla salgı hüc­releri ile doludur ve sapsız olarak epidermi­se gömülü bir ayak bu­lunur. Salgı tüylerinin salgı etkinliği ile ilgili olan baş kısmıdır. Sal­gı maddesi ilkin çeper­le kutikula arasında bi­rikir, sonra kutikula parçalanması ile dışarı atılır.


Şekil : Tütünün çok hücreli salgı tüyü (1), Humulus' un peltat salgı tüyünün enine (2) ve yüzeysel (3) kesitte görünümü, Thymus (Kekik) yaprağında salgı bezi (4).
Dışarı verilen salgı maddeleri şunlardır: tuz halinde olan iyonlar; şeker şeklinde artık ürünler; alkaloid, tarıin, terpen, reçine, müsilaj, zamk ve çeşitli kristaller şeklin­de metabolizmanın sekonder ürünleri; enzim ve hormon gibi fizyolojik işlevi i maddeler.
Bazı salgı yapıları (hidatod, müsilaj bezleri, nektaryum, tuz bezleri) hidrofilik maddeler salar, diğerleri (yağ bezleri, reçine kanallarının epitel hücreleri) lipofilik maddeler salgılarlar. Hidrofilik madde salan trikomlarda bol mitokondri, endoplasmik retikulum ve diktiyosoma rastlanır. Diktiyosomlar daha çok polisakkarit, pektikmadde ve müsilaj sal­gısı ile ilgilidir. Salınan madde molekülleri küçükse plasmalemma ve çeperden eylemsiz olarak geçerler; etkin geçiş için metabolik enerji gereklidir. Yağ bezlerinde ise yoğun protoplast salgı işlevi ile yükümlüdür. Mentha'nın (Nane) yağ salan trikomlarında yağ, sitoplasmada osmiofilik damlalar halinde belirir; oysa Dictamnus ' un (Gazalotu) çok hücreli trikomlarında yağ içeriği plastidlerde oluşmaktadır.
Çok hücreli epidermal salgı bezleri arasında tuz bezleri etkinlik bakımından oldukça ilginçtir. Tuzcul bir bitki olan Atripiex'de terleme akımı ile tasman iyonlar epidermise bir sapla bağlı canlı, kese şeklindeki hücrelere plasmodesmalarla iletilir. Tri­kom düştükten sonra tuz yaprak yü­zeyi üzerinde depo edilir. Vaskular sistemin ksileminden, demet kı­nı ve mesofil hücrelerinden triko­mun kese şeklindeki baş kısmına iyonların hareketi (uzun ok) ve buradan da iyonların vakuole geçişi (kısa oklar) enerji harcayan bir olaydır.


Şekil : Atripiex yaprağında tuz-salan trikomun şematik görünümü.

Doğrudan doğruya dışarı tuz salan beze örnek Tamarix aphyiia ' dır (Ilgın). Bez sekiz hücreli karmaşık bir yapıya sahiptir (şekil 74), bunlardan altısı salgılayıcı, ikisi de bazal toplayıcı hücrelerdir, bu ikisi epidermise gömülüdür ve mesofille bağlantılı­dır.


Şekil : Ilgının tuz-salan bezinin şematik görünümü.
Salgı yapan hücre grubu kutikula ile çevrilmiştir, yalnız kutikulasız alttaki salgı hücreleri plasmodesmalarla toplayıcı hücrelerle bağlantılıdır. Tuz mesofil hücrelerinden toplayıcı hücrelere plasmodesmalarla geçer, salgı hücrelerine kadar yine hücreden hücreye plasmodesmalarla hareket eder. Mikrovakuollerde biriken tuz ise plasmalemma ile çeper şişkinliklerine iletilir. Sonuçta tuz içeriği pektinden zengin çepere salınır ve bezin tepesindeki porlarla dışarı ulaşır. Bunun yanında tuzun mesofile doğru geri hareketi kutikular tabaka ile önlenir. Epidermisle aynı düzeyde bazan da aşağıda olabilen bu özelleşmiş salgı bezleri sodyum klorüre ek olarak diğer tuzlan da içerebilir.
Kalsiyum karbonat salan bezler ise Piumbaginaceae' de yaygındır. Bu bezler kalsiyum karbonata ek olarak müsilaj da salarlar.


Şekil : Piumbago capensis' in yaprağında kalsiyum karbonat salan bez.
Birçok odunlu bitkilerde "kolleter" denilen {Aescuius (At kestanesi), Betula (Huşağacı), syringa (Leylak)} salgı trikomları çok hücreli sap ve baştan oluşan karmaşık ek yapıları oluşturur. Terim colla=yapışkan sözcüğünden türevlenmiştir. Bu yapılar genç yaprak primordiyumları üzerinde gelişir, salgıladıkları yapışkan madde reçine ve zamk karışımıdır ve salıntı tüm tomurcuğu kaplamaktadır. Tomurcuk açılıp yapraklar bü­yüyünce bu yapılar kurur ve düşer. İşlevleri uyku halindeki tomurcuklara koruyucu bir ta­baka oluşturmaktır.

Şekil : Salgı trikomlarından kolleterin Ononis' deki (Kayışkıran, 1) ve Pyrus' un (Elma) genç yaprağında­ki (2) görünümü.
Salgı trikomlarının diğer tipi de sindirim bezleridir. Böcek kapan bitkilerin {Nepenthaceae, Droseraceae, Sarraceniaceae] yaprakları üzerindeki trikomlar böcek­leri yakalayan mukopolisakkarit ve böcekleri sindiren proteolitik enzimler salar.
Pinguicuia 'da saplı olan bezler mukoz salar; sapsız bezler ise proteolitik enzimler oluşturur. Enzim içeren sıvı yaprak yüzeyi üzerine salınır. C işaretli protein ile yapılan otoradyografik çalışmala­ra göre sesil bezler sindirilen besin­leri tekrar emmeye yardım edebilir.

Sekil : Pinguicuia yaprağında enzim bezi (1), Nuphar'da iç tüyler (2)
Çok özelleşmiş salgı tüyleri arasında urtica dioica 'nın (Isırgan) yakıcı tüyleri­nin içeriğinin boşaltılması mekanizması oldukça ilginçtir. Bu yapı tabanda epidermis hüc­relerinin içine gömülmüş çok hücreli şişkin bir kısmın dışarı doğru yükselmesinden, uca doğru incelen kalsiyum karbonatlı ve en uçta silisli küresel bir başçıkla sonuçlanan esas tüy hücresinden oluşmuştur (şekil 78/1). Böylece tüy kapilar bir tüp gibidir, görünüş dik ve serttir. Bu tüylerde dokunma ile, silisli olduğundan gevrek başçık kopar (şekil 78/3), keskin olan kenar dokunan canlıya kolay girer ve yakıcı salgı maddesini basınçla yaradan içeri boşaltır. Isırganın zehirli maddesi histamin ve asetilkolinden oluşan kaşındırıcı bir yapı gösterir. Ayrıca yitaceae ' den asmanın salgı bezinde açık olan epidermis dı­şarı madde salınmasına neden olmaktadır.


Sekil : Urtica'nın yakıcı tüyü (1), büyütül­müş bas kısmı (2) ve ko­puk uçlu (3) şekli, vitis vinifera (Asma) yaprağın­da acık stomalı salgı be­zi (4)
Çeşitli trikomların işlevi şimdi bile aydınlığa kavuşamamıştır. Tüyler genellikle aşırı ısıdan yaprağın mesofil hücrelerini yalıtmaktadır, böylece sıcağa kar­şı koruyucu bir işleve sahiptir. Ayrıca tüyler transpirasyonu düzenleyici bir rolü de üstlenmişlerdir. Yine epidermal uzantılar olan emergensler salgı ve tutunma işlevi ile yükümlüdür. Bazı türlerde dışarı doğru genişleyen, epidermisten oluşan su kabarcıkları bir çeşit su deposu işlevini görür. Atriplex yaprakları üzerindeki vesikulat tüyler yaprak dokusundan tuzların atılmasına yardım eder, böylece bitkide toksik tuzların bi­rikmesi önlenir. Trikomlar böceklere karşı da bir savunma sis­temi oluşturmaktadırlar. Birçok bitkilerde trikom sıklığı bitkilerle bes­lenen böceklerin sayısı ile yakından ilgilidir. Diğer taraftan özelleşmiş salgı yapıla­rı olan kolleterler de uyku halindeki tomurcukları zararlı olan dış koşullardan korumakla görevlidirler.
Kök epidermisinden dışarı doğru büyüyen, topraktan mineral tuzları ve suyu emmeye ya­rayan yapılar olarak "kök tüyleri" de bu bölüm altında incelenecektir.
KÖK TÜYLERİ
Kök epidermisi kutikula ve stoma içermediğinden su ve suda erimiş maddeleri emen kök tüylerini diğer bir deyimle emici tüyleri kapsarlar. Kök tüyleri ince çeperli, geniş vakuollü ve tübsü yapılardır. Genellikle 5-17 µm eninde ve 80-1500 µm boya sahip oldukları ve akropetal, kök ucuna doğru, bir gelişim gösterdikleri bilinmektedir. Kök tüyleri kökte bölünmenin en fazla olduğu uç bölgesinin daha alt kısımlarında gelişir. Kök tüy­leri genellikle epidermal hücrelerin apikal ucunda bir şişkinlik oluşturarak başlar ve ileri aşamada bu şişkinlikler tüyleri oluşturur. Nukleuslar genellikle büyüme gösteren uç kısımlarda yer almaktadır.
Bazı bitkilerde ( Cgperaceae, Gramineae) kök epidermisi, "trikoblast" denilen tüy yapıcı ve tüy yapmayan hücrelere ayrılır. Kök tüyü yapıcı hücreler diğerlerin­den kısadır ve epidermal hücrelerin eşit olmayan bölünmesinden oluşur. Trikoblastlar sitolojik ve biyokimyasal yönden birçok ayrımlara sahiptir. Hydrocharis' de uzun hücreler­den farklı olan trikoblastlar büyük nukleus ve nukleolus, yalın plastidler, çok yoğun enzimatik etkinlik ve fazla miktarda nukleohiston, total protein, RNA ve nuklear DNA taşır.


Şekil : Protodermal hücrelerden (trikoblastlarıkısa hücreler) kök tüyü gelişmesi.
Kök epidemisi benzeşik olan bitkilerde epidermis hücrelerinin hepsi potansiyel ola­rak tüy oluşturma yeteneğindedir. Kök tüyleri kısa bir yaşama sahiptir, yaslanınca buru­şurlar fakat birçok bitkilerde uzun yasayan kök tüyleri de gözlenebilir, bunlar kalın çeperlidir ve emme olayı ile ilişkileri yoktur.
Su bitkileri ve birkaç eğrelti (Hymenophyliaceae) dışında kormofitalar yaprakla­rı ile su gereksinimini karşılayamazlar. Bazı tropikal epifitlerde yapraklar taban kısım­larında bir araya gelerek su deposu oluştururları Bromel iaceae) ve bu yapılarda su emilmesi ile ilgili pula-benzer tüyler yaprağın üst yüzeyinde meydana gelir (şekil 81).
Bu tüyler sap hücrelerini epidermis içine sokarlar. Kurak koşullarda çok kalınlaşmış dış çeperler suyun geçiş yolunu kapatır. Bu düzen ile tümüyle köksüz epifitler bile yağmurun peryodik olduğu tropikal bölgelerde yaşamları için gerekli suyu elde edebilirler.


Sekil : vriesea spiendens' in peltat pulları (kalkan tüyleri)
ÇOK TABAKALI EPİDERMİS
Genellikle epidermis tek tabakalı bir yapıya sahiptir. Bazı bitkilerde, örneğin yap­raklarda protoderm hücreleri yüzeye paralel bölünür, bunların türevleri de bölünerek sonuç­ta "çok tabakalı epidermis" ya da "hipodermis" denilen bir doku oluşur. Bazı gövdelerde ve köklerde de izlenen hipodermis temel dokudan da türevlenebilir. Çok sıralı epidermisin en dış tabakası kutikula içerir, iç tabakalar klorofilsizdir ve su depo eder. Hipodermisin tabaka sayısı 2-16 arasında değişebilir. Çok tabakalı epidermise Ficus (Lastikağacı), Peperomia ve Palmiye de rastlanır, örneğin Ficus' da tomurcuk şeklindeki yaprak büyümeye başlayınca ve stipüller düşünceye kadar epidermis tek sıralıdır, sonradan periklinal bölünmelerle tabaka sayısı artar.


Şekil : Ficus eiastica' da (Lastikağacı) yaprağın alt ve üst yüzeyindeki çok taba­kalı epidermis ve sistolit gelişmesi. Genç lithosit (1), selüloz sap oluşması (2), olgun sistolit (3). Şekle sığdırmak için 3 ün bir kısmı çizilmemiştir.

Yorumlar