Human Anatomy, Gastrointestinal
GİRİŞ :
Bütün canlılarda olduğu
gibi insan organizmasının da canlılığını devam ettirmesi, gelişmesi, büyümesi
ve canlılığını yitiren hücrelerinin yenilenmesi için enerji maddelerine
ihtiyacı vardır .Dışardan aldığımız bu maddelere besin maddeleri denir.
Proteinler, yağlar, karbonhidratlar, eser elementler, çeşitli mineraller,
vitaminler ve sudan ibaret olan besin maddeleri SİNDİRİM SİSTEMİ (Systema
digestorium) yolu ile alınıp sindirilerek kana geçirilir.
Besin maddelerinin ağız
yolu ile alınmasına alimentatio (İngestio, yeme) denir. İngestio (Yemek yeme)
ile sindirim kanalına alınan besin maddeleri, mekanik ve kimyasal uygulamalara
tabi tutularak emilebilecek bir hale getirilirler. Büyük moleküllü besin maddelerinin
daha küçük moleküllere parçalandığı bu işleme digestio (Sindirim) denir.
Sindirim işlemi sonucu küçük moleküllere parçalanan (Örneğin; proteinler
aminoasitlere, karbonhidratlar monosakkaritlere) besin maddeleri, ince
barsakların duvarındaki intestinal hücreler tarafından emilerek kan ve lenfa
içine aktarılır. Su, mineraller ve bazı vitaminler kalın barsaklar yolu ile
kana geçer. Besin maddelerinin kan ve lenfa içine aktarılmasına absorptio (veya
resoptio) emilim denir. Sindirim kanalına girdiği halde sindirilemeyen veya
emilemeyen maddelerin dışarı atılması gerekir: bu maddelerin anüs yolu ile
dışarıya atılması işlemine defecatio (Dışkılama) denir.
Sindirim sistemi iki
temel bölüme ayrılarak incelenir.
a. Sindirim kanalı:
Ağızdan anüs'e kadar uzanan 8-10 m lik bir borudur. Ortak bir duvar yapısına
sahip olan bu kanalın ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince barsaklar, kalın
barsaklar ve anüs olarak adlandırılan altbölümleri vardır.
b. Eklenti organlar: Özel
boşaltım kanalları ile sindirim kanalına bağlanan organlar (Tükrük bezleri,
karaciğer ve pancreas)'dır.
SİNDİRİM KANALI ORGANLARI
Sindirim kanalı
kapsamında ele alınan organlar, içi boşluklu organlar (Organa cavitosa,
lumenalia) olup, ortak bir duvar yapısına sahiptirler. Sindirim kanalı duvarı
sıra ile (İçten dışa doğru) şu katmanlardan ibarettir.
a. Mukoz membran ( Tunica
mucosa )
b. Submukoz tabaka (
Tunica submucosa )
c. Kas tabakası ( Tunica
muscularis )
d. Seröz (veya bağ doku)
tabakası ( Tunica serosa, T.adventitia )
. Mukoz membran: Organın
iç boşluğu (Lümen)'na bakan bu tabaka koruma, salgılama ve emilim
fonksiyonlarını gerçekleştiren bir epitel tabakasıdır. Mukoz membran, .sindirim
kanalının değişik bölümlerinde özel yapılar kazanır.
. Submukoz tabaka :
Elastik lifler de içeren gevşek bağ dokusu tabakasıdır.Burada kan damarları,
sinirler, lenf damarları ile lenfoid doku elemanları yer alır. Submukoz
tabakadaki otonom sinirler, plexus submucosus (Meissner pleksusu) şeklinde
organize olmuştur.
. Muskuler tabaka : Ağız,
yutak, üst özofagus ve anüste çizgili. diğer içi boşluklu organların duvarında
iki katlı düz kastan yapılı bir tabakadır. Muskuler tabakanın dış lifleri
longitudinal. iç lifleri sirküler şekilde organize olmuştur. Longitudinal ve
sirküler kas lifi katmanları arasında plexus myentericus (Auerbach pleksusu)
bulunur. Plexus myentericus. komşu kas lifleri ile kan damarlarının
innervasyonunu sağlar.
Muskuler tabakadaki kas
liflerinin kasılmaları sonucu peristaltik bir hareket doğar. Peristaltik
hareket, kanal içeriğinin karışması yanında, kranialden kaudale doğru
hareketini-ilerlemesini de sağlar.
. Seröz tabaka : İçi
boşluklu organların en dış tabakasıdır. Sindirim kanalı organlarının karın ve
pelvis boşluğunda kalan bölümlerinde visseral peritondan yapılı olan seröz
tabaka, baş, boyun, göğüs ve perineal bölümlerde yer alan sindirim kanalı
organlarında seröz özellikte olmadığından tunica adventitia olarak
adlandırılır. Tunica adventitia, gevşek fibröz bağ dokusu tabakasından
ibarettir.
Sindirim kanalı organları
ağız (cavitas oris), yutak (pharynx), yemek borusu (oesophagus), mide (gaster),
ince barsaklar (intestinum tenue) ve kalın barsaklar (intestinum crassumjdan
ibarettir. Bunları sıra ile inceliyeceğiz.
1. AĞIZ (Cavitas oris):
Ağız (Cavitas oris),
sindirim kanalının başlangıç bölümü olup iki alt bölüme (Vestibulum oris ve
cavum oris proprium) aynlarak incelenir.
a. Vestibulum oris
(Bukkal kavite): Dıştan dudaklar (Labium superius et inferius) ile yanaklar
(Buccae), içten diş ve dişetleri tarafından sınırlanmış, açıklığı arkaya bakan
atnalı şeklinde dar bir aralıktır. Bu aralık, alt ve üst dudaklar arasındaki
horizontal bir yarık olan rima oris ile dış ortama açılır.
Dudaklar, ağız yarığını
(Rima oris) çevreleyen kas ve zardan yapılmış yumuşak oluşumlardır. Kanlanması,
lenfatik damarları ve duysal sinirleri oldukça yoğundur. Dudakların serbest
kenarları kişiden kişiye değişen kalınlık ve büyüklükte olup kırmızı-pembe
renktedir. Bu renk, ince, ışık geçirebilen epidermisin altındaki kopiller
ağlardan ortaya çıkar. Burada ter ve yağ bezleri ile kıl follikülleri bulunmaz.
Yanaklar, vestibulum
oris'in dış duvarlarının yan bölümlerini oluştururlar. Dışta deri ile kaplı
olan yanakların derisi altında, m.masseter'in ön kenarı, m.buccinator ve
Bichat'ın yağ kitlesi (Corpus adiposum buccae) bulunur. Bu yağ kitlesi,
çocuklarda ve şişmanlarda büyük, zayıf şahıslarda ve yaşlılarda küçüktür.
Yanakların iç yüzü çok katlı yassı, .keratinize olmayan bir epitelle
örtülmüştür. Gll.buccales'leri içerir. Büyük bir tükrük bezi olan gl.parotis'in
boşaltma kanalı m.buccinator'u delerek yanak mukozasına açılır.
. Cavum oris proprium
(Esas ağız boşluğu): Esas ağız boşluğu (veya sadece ağız boşluğu) vestibulum
oris'in gerisinde yer alan sindirim kanalı bölümü olup, önde ve yanlarda diş
kemerleri, dişler ve bunlara ait dişetleri (Gingiva), aşağıda ağız tabanı,
yukarıda damaklar, arkada yutak geçidi ( İsthmus faucium) ile sınırlanmıştır.
Ağız boşluğunda dil ile diş ve dişetleri bulunur.
a.Dil (Lingua):
Dil (L. lingua,
Gr.glossa), ağız tabanında yer alan, istirahat halinde esas ağız boşluğunu
tümüyle dolduran, mukoza ile kaplı, Çizgili kaslardan yapılmış, çok mobil bir
organdır. Dil, yutma, konuşma, çiğneme, ağızı temizleme ve tad alma
fonksiyonlarında rol oynar.
Anatomik olarak dil’in
cismi (Corpus linguae), kökü (Radix linguae) ve ucu (Apex linguae) olmak üzere
üç bölümü vardır. Dilin ucu ve cismi serbest hareketli olduğu halde dil kökü os
hyoideum ve mandibula'ya tutunmuştur. Dilin damağa ve yutağa bakan üst yüzüne
dil sırtı (Dorsum linguae) denir. Dil sırtı, sulcus terminalis olarak
adlandırılan ᴧ şeklindeki bir olukla ön (oral) ve arka (faringeal) iki bölüme
ayrılır. ön bölüm mukozasında 3-4 tip papilla bulunur. Bunlardan papilla
fungiformis ve papilla vallatalarda tad tomurcuklan yer alır. Arka (faringeal)
bölüm, dil küküne ait olup tonsilla lingualis olarak adlandırılan lenf
nodülleri içerir.
Dil mukozasının
altında.bağ dokusu içine gömülmüş şekilde intrinsik dil kaslan (Asıl dil
kasları) bulunur.Longitudınal,transfers ve vertikal yöneltide seyreden bu
kaslar dilin şeklini değiştirirler. Bunlar dışında, dili komşu yapılara
bağlayan ekstrensek dil kaslan vardır. M.genioglossus, m.hyoglossus,
m.styloglossus ve m.palatoglossus olarak adlandırılan ekstrensek dil kasları
dilin konumunu değiştirirler. Sadece insanlarda iyi gelişmiş olan
m.genioglossus, dili öne ve aşağıya çeker; dilin geriye kaçmasını önlediği için
dilin güvenlik kası olarak ta adlandırılır. M.palatoglossus hariç tüm dil
kasları n.hypoglossus (CN XII) tarafından innerve edilir.
b.Dişler (Dentes) :
Ağıza alınan besin
maddelerinin mekanik olarak parçalanmasını sağlayan dişler (L.dentes,
Gr.odontos) .maxilla-ve mandibula'nın proc.alveolaris'lerindeki diş
çukurlukları (Alveoli dentales)'na yerleşmiş, sert, keskin oluşumlardır.
Bir dişin corona, collum
ve radix olmak üzere üç anatomik bölümü vardır. Corona (taç), diş çukuru
dışında kalan ve mina tabakası ile kaplı diş bölümüdür.Radix (kök), dişin, diş
çukuru içine giren cementum ile kaplı kısmıdır. Radix ve corona arasındaki dar
diş bölümü collum (boyun) olarak adlandırılır.
Alt ve üst çenede diş
çukurlukları (Alveoli dentales) 'na dizilmiş olan dişler, üst ve alt diş
kemerlerini (Arcus dentalis superior et inferior) oluştururlar. Bu kemerlerde
orta hattan başlıyarak dışyana doğru 4 tip (Çocuk dişleri 3 tip) diş yer alır.
.Keser dişler (Dentes
incisivi)
.Köpek dişi (Dens
caninus)
.Küçük azı dişleri
(Dentes premolares)
.Büyük azı dişleri
(Dentes molares)
Yaşamın değişik
dönemlerinde bulunmalarına göre iki tip diş grubu tanımlanmıştır: Süt dişleri
ve kalıcı dişler.
-Süt dişleri (Dentes
decidui): Süt dişleri, ilki 6-8 aylarda ,sonuncusu 2 yaşına doğru çıkan 6-12
yaşına kadar dökülerek kalıcı dişlerle yer değiştiren dişlerdir. Herbir diş
kemerinde 10 'ar adet olmak üzere toplam 20 adet süt dişi vardır.
-Kalıcı dişler (Dentes
permanentes) : 6 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini almaya başlayan kalıcı
dişler, tüm yaşam boyunca fonksiyon görürler. Prensip olarak 18 yaşındaki bir
kişinin bir diş kemerinde 16 adet kalıcı diş yer alır. Fakat 3.molar diş (Dens
serotinus = akıl dişi)'in çıkışı 30 yaşına kadar uzayabildiğinden bu sayı
değişebilir.
DİŞETLERİ (Gingivae) :
Alt ve üst çenenin alveoler çıkıntıları, dişeti (Gingiva) olarak adlandırılan
özel bir mukoza ile sarılmıştır. Gingiva, ağız müköz membranının bir parçası
olup, vaskuler bir doku ile onu örten hafif keratinize çok katlı yassı
epitelden yapılmıştır. Gingiva, dişlerin corona'larının alt bölümü ile collum
bölümlerine de tutunur. Dişetleri, ağız mukozasından daha kalın olup bez
içermez.
c.Damak (Palatum) :
Ağız tavanını oluşturan
palatum (Damak)'un sert ve yumuşak damak olmak üzere iki bölümü vardır.
. Sert damak (Palatum
durum): Sert damak, ağız tavanının 2/3 ön kısmını yapan bölüm olup,
maxilla’nin proc.palatinus’u ile os palatinum'un lamina horisontalis'i,
tarafından oluşturulur. Sert damağın ağız boşluğuna bakan yüzeyi periost ve
ağız mukozası ile kaplıdır. Sert damak mukozasında gll.palatinaeler bulunur.
Yumuşak damak (Palatum
molle) :Yumuşak damak, sert damağın arka kenarından arkaya ve aşağıya doğru
uzanan, yumuşak ve hareketli bir perde (Bu nedenle velum
palatinum-L.velum=perde,zar- terimi de kullanılır) şeklindedir. Yumuşak damağın
serbest arka-alt kenarının ortasından aşağıya doğru uzanan, dil şeklindeki
çıkıntıya uvula (Küçük dil) denir .Uvula,yutma esnasında içeriğin burun
boşluğuna kaçmasını engeller. Uvula'nın iki yanından sağ-sol ikişer adet mukoza
kıvrımı kemeri (Arcus) uzanır. Bunlardan ön kemere arcus palatoglossus,arka
kemere arcus palatopharyngeus denir. Bu plikalar içinde aynı addaki kaslar yer
alır. Her iki taraftaki ön ve arka kemerler arasında tonsilla palatina'nın yer
aldığı trianguler şekilli birer çıkmaz bulunur.
Dil kökü ve sağ-sol
kemerler arasındaki geçit isthmus faucium (Yutak geçiti) olarak adlandırılır.
Ağız boşluğundaki besinler isthmus faucium aracılığı ile yutağa geçer.
2. YUT AK (Pharynx):
Bir taraftan ağız boşluğu
ve yemek borusu, diğer taraftan burun boşluğu ve gırtlak ile bağlantı kuran
yutak, sindirim ve solunum sistemlerinin ortak bir bölümüdür. Kafa tabanından 6.boyun
omuru düzeyine kadar uzanır. Kabaca huni şeklinde olan yutağın kafatası
tabanına tutunan bölümü geniş olduğu halde, aşağıya doğru daralarak C 6'nın alt
kenarı hizasında yemek borusu (Oesophagus) ile devam eder.
Fibromuskuler bir duvar
yapısına sahip olan yutağın iç boşluğuna cavitas pharyngis denir. Pharynx’in ön
duvarında bulunan delikler boşluğun burun, ağız ve gırtlak boşlukları ile olan
bağlantısını sağlarlar. Burun boşlukları ile bağlantı sağlayan delikler choanae
narium, ağız boşluğu ile bağlantı sağlayan delik isthmus faucium. gırtlak
boşluğu ile bağlantı sağlayan alt delik ise aditus laryngis olarak
adlandırılır.
Yutak, tarifsel amaçlar
için pars nasalis (Nasopharynx), pars oralis (Oropharynx) ve pars laryngea
(Laryngopharynx) olmak üzere üç bölüme ayrılır. Nasopharynx, yutağın burun
boşluğu arkasında kalan bölümü olup kafa tabanından yumuşak damak hizasına
kadar uzanır. Nasopharynx sadece respiratuvar fonksiyona sahiptir. Nasopharynx
arka duvarındaki mukozada tonsilla pharyngea (adenpidea) bulunur. Orta kulak
boşlukları ile nasopharynx arasındaki bağlantıyı sağlayan tuba auditiva'lann,
faringeal delikleri de nasopharynx'in dışyan duvarlarının üst bölümünde yer
alır.
Oropharynxyutağın orta
bölümü olup hem solunum hem de sindirim fonksiyonu ile ilgilidir. Ağız
boşluğunun arkasında yumuşak damak ile C 3 cisminin üst bölümü düzeyinde yer
alır. Oropharynx, isthmus faucium aracılığı ile ağız boşluğuna bağlanır.
Yutkunma esnasında, nasopharynx ve oropharynx palatum molle et uvula aracılığı
ile birbirlerinden ayrılır.
Laryngopharynx,gırtlağın
arka-üst bölümünde, C 3 - C 6 düzeyinde yer alır.Aşağıda oesophagus ile devam
eden laryngopharyx. ön duvarındaki aditus laryngis aracılığı ile gırtlak
boşluğuna bağlanır.
Yutak mukozası yukarıda
yalancı çok katlı silialı, aşağıda müköz tip çok katlı yassı epitel
özelliğindedir. Mukoza dışında (orta tabaka) yutak duvarı fibröz bağ dokusundan
yapılıdır. Yutak duvarının dış katmanı, tümü çizgili kas özelliğindeki
konstriktör kaslardan oluşur.
3. YEMEK BORUSU (Oesophagus)
:
Yemek borusu, yutak ile
mide arasındaki bağlantıyı sağlayan 25-30 cm uzunluğunda 2 cm çapında, dar bir
muskuler borudur. C 6 düzeyinde, yutaktan başlayan yemek borusu, boyundan göğüs
boşluğuna girer. Göğüs boşluğunda, orta hatta omurganın önünde, soluk borusu ve
kalbin arkasında seyreder. Diafragma'daki hiatus oesophageus'tan karın
boşluğuna giren yemek borusu, burada mide (Gaster)'ye bağlanır.
Yemek bonısu, geçtiği
topografik bölgelere göre üç bölüme ayrılarak incelenir: Fars cervicalis (Boyun
bölümü).pars thoracica (Göğüs bölümü),pars abdominalis (Karın bölümü).
Özofagus'un duvar yapısı içi boşluklu organların duvar yapısına benzer.
Özofagus, üç anatomik , üç fonksiyonel darlığa sahiptir. Bunlardan en dar olanı
başlangıçtaki "faringo-özofageal darlık" tır.
4. MİDE
(Gaster,Ventriculus):
Mide, diafragma'nın
altında, karın boşluğunun üst bölümünde yer almış. sindirim kanalının en geniş
bölümüdür. Üç temel fonksiyonu vardır.
. Yemek borusu yolu ile
gelen besin maddelerini. sindirilmek üzere geçici bir süre depolar. Yeni
doğanda 30 ml (Limon büyüklüğünde) hacme sahip olduğu halde, yetişkinde normal
şartlardaki hacmi 1-1,5 litre- dir. Gerektiğinde 2-3 litre besin depolayabilir.
. Alınan besinleri mide
salgısı ile karıştırarak yarı sıvı, yarı lapa şeklindeki kimus haline getirir.
. Yeterli sindirim ve
emilim sağlanabilmesi için kimusun ince barsaklara geçişini kontrol eder.
Midede sindirim ve kimus
oluşumu, mide salgısı (Mide özsuyu, succus gastricus) ile sağlanır.24 saatte
2-3 litre mide özsuyu salgılanır. Bu salgı içinde pepsin, HCI, intrinsik
faktör, mukus ve su bulunur.
a.Midenin şekli ve
bölümleri :
Mide, kabaca J harfi
şeklinde olup iki eğriliği, iki duvarı, iki deliği, dört bölümü vardır.
Midenin ön duvarı paries
anterior, arka duvarı paries posterior olarak adlandırılır. Bu iki duvar, uzun
eksen boyunca sağda ve solda birer eğrilikte birleşmişlerdir. Sağ taraftaki
konkav eğriliğe küçük eğrilik (Curvatura ventriculi minor) sol taraftaki
konveks eğriliğe büyük eğrilik (Curvatura ventriculi major) denir.
Midenin yukarıda yemek
borusu ile birleşen deliğine ostium cardiacum (Gr.kardia=kalp), 12 parmak
bağırsağına açılan alt deliğine de ostium pyloricum (Gr.pyle=kapı,
ourus=koruyan) denir. Her iki delik etrafında içerik akışını kontrol eden
sifinkterler vardır. Pilorik delik etrafındaki sifinkter, kardiak delik
etrafındaki sifinkterden daha güçlü olup ancak belirli bir pH'daki sıvı vetfa
kimus'un geçişine izin verir.
Mide.anatomik ve
fonksiyonel olarak bir bütün olmasına karşın tarifsel amaçlar için 4 bölüme
ayrılarak inceienir.
. Kardia bölümü (Pars
cardiaca) : Midenin, kardiak deliğe, yakın olan 2-3 cm genişliğinde, ters
çevrilmiş huni şeklindeki bölümüdür.
. Fundus bölümü (Fundus
ventriculi) : Midenin, kardiak delik düzeyinin üzerinde kalan kubbe şeklindeki
bölümüdür.
. Mide cismi (Corpus
ventriculi) : Midenin orta bölümü olup, aşağıda antrum pyloricum ile uzanır.
. Pilorik bölüm (Pars
pylorica) :Midenin alt bölümü olup antrum pyloricum ve canalis pyloricus olarak
adlandırılan iki altbölümü vardır.
Pilorik bölüm'ün
sonundaki ostium pyloricum etrafında önemli bir sifinkter (Sphincter pylorici)
bulunur. Bu sifinkter, mide içeriğinin 12 parmak bağırsağına geçişini kontrol
eder.
MİDENİN DUVAR YAPISI :
Midenin duvar yapısı, sindirim
kanalı organlarının genel duvar yapısında olmakla beraber bazı farklı
özelliklere de sahiptir.
. Mide mukozası: Mukoza yüzeyi, aralarında
çukurcuklar (Foveola,gastrik pit) bulunan kıvrımlar (Plica gastricae,rugae)
içerir. Midenin basit kolumnar epitel özelliğindeki mukozasında (Özellikle
fundus ve korpus'ta olmak üzere) kıvrımlı tubuler tip bezler
(Gll.gastricae,gastrik bezler) bulunur. Gastrik bezler, içinde HCl ve digestif
enzimlerin bulunduğu mide salgısının büyük bir bölümünü üretirler. Gastrik
bezler ayrıca mukozayı koruyan mukus ile B 12 vitamininin emilimi için gerekli
olan intrinsik faktör de salgılarlar.
. Submukoz tabaka: Kan
damarları,sinir ağı (Meissner pleksusu).lenf damarları ve lenfoid doku
elemanları içeren gevşek bağ dokusundan ibarettir.
. Muskuler tabaka: Üç
katmanlı kalın bir tabakadır. En dıştaki kas lifleri longitudinal,ortadakiler
sirküler,en içtekiler ise oblik seyirlidir.Sirküler katman,ostium pyloricum
etrafında sphincter pylorici'yi oluşturur. M ide eğriliklerinde belirgin olan
longitudinal lifler özofagus'un kas tabakası ile uzanır. Oblik lifler ön ve
arka duvarda belirgindir.
. Seröz tabaka: En dış tabaka olup, peritonun
visseral yaprağından oluşmuştur. Midenin ön ve arka duvarını örten periton
küçük eğrilikten omentum majus olarak uzanır.
5. İNCE BARS AKLAR
(İntestinum tenue)
Sindirim kanalının
mideden sonraki bölümü olan ince barsak dar, kanalın en uzun bölümü olup
ileoçekal kapakçığa kadar uzanır, 5-7 m uzunluktaki ince barsaklar,
abdommopelvik boşlukta kalın barsaklarla sarılmış olarak bulunurlar. Besin
maddelerinin kimyasal sindirimi ince barsaklarda tamamlandığı gibi, büyük bir
bölümünün de emilimi burada gerçekleştirilir.
Grekçe enteron, ince ve
kalın barsaklar için kullanılan bir terimdir. Bu terim gaster (Mide) ile
beraber "mide-barsak bilimi" adlandırması - gastroenteroloji- amacı
ile kullanılır.
İnce barsakiar, duodenum,
jejunum ve ileum olmak üzere üç bölüme ayrılır.
a. Duodenum (Onikiparmak
barsağı) :
Duodenum, mideden hemen
sonraki ince barsakların ilk bölümü olup atnalı şeklinde (veya C şeklinde veya
ay çöreği şeklinde) pankreas başının etrafında yer alır. Duodenum, ince
barsakların en kısa (25 cm uzunlukta),en fikse ve en geniş bölümüdür.
Duodenum'un 4 bölümü
ayırt edilir:
. Fars superiorjlk 5 cm
'lik bölümü olup, 2,5-3 cm 'lik başlangıç bölümü ampulla (veya Bulbus) olarak
adlandırılır.
. Pars descendens :
Duodenum'un 2.bölümüdür. Pankreas kanalları ile duc.choledochus buraya açılır.
. Pars horisontalis (inferior)
: Horizontal konumda ve 10 cm 'lik bir bölümdür.
. Pars ascendens :
Duodenum'un en kısa bölümü olup flexura duodenojejurralis'ten sonra jejunum ile
uzanır. Bu fleksura "Treitz bağı "ile diafragma crus'una bağlanır.
b. Jejunum ve ileum (Boş
barsak ve kıvrımlı barsak) :
Jejunum ve ileum, ince
barsakların en uzun (Canlıda ~ 5 m) ,en kıvrımlı ve en hareketli bölümüdür.
Flexura duodenojejunalis’ten caecum'a
kadar uzanan jejunum ve ileum, mesenterium olarak adlandırılan bir periton
oluşumu ile karın arka duvarına asılmıştır. Birbirinden güçlükle ayrılabilen bu
ince barsak bölümleri beraberce jejunoileum (veya intestinum mesenteriale)
olarak adlandırılır. Jejunoileum'un 2/5 üst bölümü jejunum (Boş barsak), 3/5
alt bölümü de ileum'a aittir. Kanlanması daha iyi olan jejunum, canlıda daha
pembe-kırmızı görülür. Jejunoileum.â.mesenterica superior'dan çıkan dallarla
kanlandırılır.
İleum'un caecum'a
bağlanan son bölümüne terminal ileum (İleum terminale) denir.
6. KALIN BARSAKLAR
(İntestinum crassum) :
Kalın barsaklar, sindirim
kanalının ileum'dan sonra caccum (Kör barsak)'dan anus'a kadar uzanan yaklaşık
1,5 m uzunluktaki bölümüdür. Kalın barsaklar, abdominopelvik boşlukta o (Ters
U) şeklinde konumlanmışlardır.
Kalın barsakların esas
işlevleri, emilmeyen besin maddeleri ve feçesi belli bir süre bekletmek,
iletmek, sodyum ve suyun absorpsiyonunu sağlamakır. Prensip olarak kalın
barsakların ilk bölümleri absorpsiyon, son bölümleri de ileti ve depolama görevlerini
üstlenmiştir.
Kalın barsak tümeninde
çok sayıda Gram (-) anaerop bakteriler bulunur. Bu bakteriler insan vücudunda
üretilemeyen vit.K,vit.B 1 , B 2 , B 12 'yi oluştururlar. Kalın barsaklar yaşam
için mutlak gerekli organlar değillerdir.
Kalın barsaklar, çekum
(Caecum), kolon [Colon) ve rektum (İntestinum rectum) olmak üzere üç bölüme
ayrılarak incelenir.
a.Çekum (L. Caecum,
Gr.typlon = kör barsak)
Kalın barsakların ilk
bölümü olan çekum, kör bir kese şeklinde olup sağ fossa iliacada yer alır. Ostium
ileocaecale ile terminal ileum’a bağlanan çekum, yukarıda yükselen kolon ile
uzanır.
Valva ileocaecalis'in
yaklaşık 2 cm aşağısında olarak, çekumun posteromedial yüzünden appendix
vermiformis (veya sadece appendiks) çıkar. Uzunluk ve pozisyon yönünden büyük
variasyonlar gösteren appendiks, solucan şeklinde bir lenfoid doku oluşumudur.
Uzunluğu 5-15 cm arasında değişir.
b. Kolonlar (L.Colon ,
Gr.Kolikos ):
Kalın barsakların
çekum'dan rektuma kadar olan bölümü kolon olarak adlandırılır. Dummlanna göre yükselen,
enine (transvers),inen ve sigmoid kolon olarak 4 altbölümü vardır.
. Yükselen kolon (Colon
ascendens) : Çekum'un devamı şeklinde, sağ paravertebral olukta, karaciğere
kadar uzanan kolun bölümüdür. Çıkan kolon, sağ kolik fleksura (veya hepatik fleksura)
ile enine kolona bağlanır.
. Enine kolon (Colon
transversum ) : Abdominal boşluğu sağdan sola doğru çaprazlayan, yaklaşık 50 cm
'lik kolon bölümüdür. Enine kolon,mesocolon transversum ile karın arka
duvarına tutunmuştur. Enine kolon, solda sol kolik fleksura (veya splenik
fleksura) ile inen kolona bağlanır.
. İnen kolon (Colon
descendens) :Sol paravertebral olukta yer alan inen kolon,sol kolik
fleksura'dan pelvis girimine kadar uzanır.
. Sigmoid kolon (Colon
sigmoideum,pelvik kolon) : İnen kolonun devamı şeklinde, S harfine benzeyen
pelvik kolon, pelvis minor’da rectum ile uzanır. Sigmoid kolon, mesocolon
sigmoideum ile pelvis duvarına asılmıştır.
c.Rektum (İntestinum
rectum) :
Rektum, kalın barsakların
son 15 cm 'lik bölümü olup pars pelvina ve pars analis (Canalis analis) olarak
iki alt bölümü vardır.Bazı anatomistler pars pelvina'yı rectum, pars analis'i
de canalis analis olarak ayrı bölümler şeklinde ele alırlar.
Rektum'un oldukça geniş
olan ilk bölümüne ampulla recti denir. Dışkılamaya kadar feçes ampulla'da
bekletilir. Ampulla recti, 500-700 ml hacmi ile mideden sonra ikinci
rezervuardır. Rektum mukozasında transversal plikalar vardır.
Pars analis recti
(Canalis analis) , 2,5 - 4 cm uzunlukta bir kanal olup anüs'le sonlanır.
Mukozasında 5-10 adet longitudinal plika (Columnae anales- Morgagni) bulunur.
Canalis analis ve anüs, sadece defekasyon esnasında açılır. Burada iç ve dış
olmak üzere iki anal sifinkter bulunur.iç anal sifinkter involunter (istem
dışı),dış anal sifinkter ise istemli (volunter) çalışır.
SİNDİRİM KANALININ
EKLENTİ ORGANLARI
Yaptıkları sindirimle
ilgili salgılarını ,özel boşaltım kanalları yolu ile sindirim kanalına boşaltan
organlar "SİNDİRİM KANALININ EKLENTİ ORGANLARI' olarak adlandırılır. Bu
başlık altında tükrük bezleri .karaciğer ve pankreas incelenir.
l.TÜKRÜK BEZLERİ
(Glandulae salivales):
Tükrük bezleri, ağız
boşluğu etrafında ve ağız mukozasında bulunan bezler olup, Latince gll.oris
(Ağız etrafı bezleri) veya gll.salivales (Tükrük bezleri) olarak adlandınlır.
Bunların ağız mukozasının değişik bölümlerinde bulunan grubu küçük tükrük
bezleri (Gll.labiales.gll.buccales vb.) olmalarına karşın. üç çifti büyük
tükrük bezleri (Gl.parotis, gl.submandibularis, gl.sublingualis)
şeklindedirler.Bu 6 tükrük bezi günde 1 litreden fazla tükrük salgılarlar.
•Parotis bezi
(Gl.parotis) : Parotis bezi, yüzün herbir tarafında, dışkulak yolunun
ön-aşağısında yer alır. 25 gr ağırlığındaki bu bez büyük tükrük bezlerinin en
büyüğüdür. Gl.parotis, ürettiği tükrüğü 5-6 cm uzunluğundaki özel boşaltma
kanalı (Duc.parotideus-Stensen kanalı) yolu ile uestibulum oris'e boşaltır.
Parotis bezinin seröz salgısı, su,tuz ve amilazdan oluşur.
•Submandibuler bez
(Gl.submandibularis) : Submandibuler bez, parotis bezinin yarısı kadar boyutta
olup, mandibula cisminin inferomedialinde yer alır. Submandibuler bez mikst
salgısını, özel boşaltma kanalı (Duc.subman- dibularis Wharton kanalı) yolu ile
alt keser dişlerin arkasındaki, lingual frenilum'un iki yanındaki caruncuia
sublingualis'in üzerine boşaltır. •Sublingual bez (Gl.sublingualis) .Sublingual
bez, büyük tükrük bezlerinin en küçüğü olup ağız tabanında, dilin altında yer
alır. Sublingual bez müköz karekterdeki salgısını büyük ve küçük (8-12
kanalcık) boşaltma kanalları yolu ile ağız boşluğuna akıtır.
2.KARACİĞER ( Hepar )
Karaciğer vücudumuzun en
büyük glanduler organı olup yetişkinde 1-2,5 kg ağırlığındadır. Karaciğer,
karın boşluğunun üst tarafmda, diafragmanın altında yer alır. Kama veya yarım
bir elipsoid şeklinde olup, kırmızı kahverengindedir. Karaciğer, darbelerde
dalaktan sonra 2.sırada yırtılabilirlikte (Rüptürabl) bir organdır.
Karaciğerin iki yüzü, iki
kenarı vardır. Diafragmaya temas eden üst yüzüne diafragmatik yüz (Fades
diaphragmaticaj, karın organları ile komşuluk yapan alt yüzüne de visseral yüz
(Fades visceralis) denir.Bu iki yüz, aşağıda-önde margo
inferior.yukarıda-arkada tnargo superoposterior (dorsalis)'da birleşir. Margo
inferior,oldukça keskin olup, üzerinde orta hat hizasında bir çentik (İncisura
lig.teretis) bulunur.
Düz satıhlı ve konveks
olan diafragmatik yüzün üst, ön,sağ ve arka olmak üzere dört bölümü ayırt
edilir. Karaciğerin, aşağıya, arkaya ve sola bakan visseral yüzü iç organlara
ait izler ile H şeklinde organize olmuş yarık ve oluklar taşır. H'ın kemeri
porta hepatis (Portal fissür.karaciğer kapısı) olarak adlandırılan transversal
bir oluk tarafından oluşturulur.Porta hepatis'te karaciğere- girip çıkan
yapılar olan v.portae, a.hepatica propria, duc.hepaticus dexter et sinister
>communis (Portal ven, hepatik arter, sağ-sol safra kanalları ve ortak
hepatik kanal) yer alır. H'ın sağ-sol kolları ise sağ sagittal oluk ve sol
sagittal yarıklar tarafından oluşturulur.
Visseral yüzde bulunan ve
H şeklinde organize olmuş yarık ve oluklar karaciğeri 4 loba ayırır. Sağ
sagittal oluğun sağında kalan karaciğer bölümünü lobus hepatis dexter, sol
sagittal yarığın solunda kalan bölüme de lobus hepatis sinister denir. H
kolları arasında da önde lobus quadratus, arkada lobus caudatus yer alır. Son
yıllarda, kanlanma ve safra direnajı esaslarına göre, karaciğer parankimi 8
segmente ayrılmıştır.
İnttaperitoneal bir organ
olan karaciğer, peritoneal ve vetral mezenter orijinli bağlara sahiptir.
Diafragmatik yüzde görülen ve diafragma ile karaciğer arasında vertikal olarak
uzanan bağa falsiform bağ (Lig.jaidforme hepatis). diafragma ile karaciğer
arasında frontal plan boyunca uzanan bağa ise koroner bağ (Lig.coronaria
hepatis) denir. Koroner bağ, sağda ve solda trianguler bağlar olarak uzanır.
Visseral yüzdeki özel yarıktan başlayıp,falsiform bağın alt serbest kenarı
boyunca uzanan ve göbeğe ulaşan bağa lig.teres heparis (Karaciğerin yuvarlak
bağı) denir.
KARACİĞERİN YAPISI :
Parankimatöz bir organ
olan karaciğer Lobulus olarak adlandırılan morfolojik ve fonksiyonel
ünitelerden oluşmuştur. İnsan karaciğerinde 50.000- 100.000 lobulus (lobül)
bulunur. Lobulusların herbiri 0,7 - 2 mm boyutlarında poligonal (Beşgen veya
altıgen) şekildedir. Lobulus'ların ortasında v.hepatica'ya direne olan
v.centralis yer alır. V.centralis dışındaki lobulus alanları hepatosit
(Karaciğer hücresi) 1er tarafından doldurulmuştur. Hepatositler, Remak
kordonlan olarak adlandırılan iki sıra halindeki hücre kolonları şeklinde
organize olmuşlardır. Bir Remak kordonunun iki hücre kolonu arasında safra
kanalikulleri. Remak kordonları arasında da karaciğer sinuzoidleri yer alır.
Karaciğer sinuzoidlerine v.portae ve a.hepatica propria Portal ven.hepatik
arterj'dan kan gelir. Böylece besinle yüklü portal ven kanı ile oksijenize kan
içeren hepatik arter kanı karışmış olur.Safra kanalikullerindeki
safra.lobulus’ların köşeleri arasındaki Kieman aralığı (Glisson üçgeni)'nda yer
alan ductus interlobularis'e akar.
Karaciğer, dıştan Glisson
kapsülü olarak adlandırılan fibröz bir kapsülle sarılmıştır.
KARACİĞERİN FONKSİYONLARI
:Karaciğer,çeşitli fonksiyonlara sahip kompleks glanduler bir organdır. Bu
fonksiyonlar üç temel başlık altında toplanabilir.
a.Safra üretimi ve duodenum'a akıtılması : Tüm
karaciğer hücreleri sürekli olarak safra salgılarlar. Hergün 700-1200 mİ safra
üretilir. Safra, su, büyük miktarda safra tuzları, bilirubin. kolesterol,
lesitin ve elektrolitlerden oluşur. Safra tuzlarının. yağlar üzerinde deterjant
ve miçel oluşturma (küçük kompleksler) etkileri vardır. Safra tuzlarının % 94u
terminal ileum'dan emilerek tekrar karaciğere taşınır. Safra pigmenti olan
bilirubin kırmızı kan hücrelerinin yıkılması sonucu oluşur.(Safranın depolanıp
yoğunlaştırılması ve duodenum'a akıtılması ekstrahepatik biliar apparatus'ta
anlatılmıştır.)
b.Metabolik fonksiyonları : Karaciğer, karbonhidrat,
yağ ve protein metabolizması yanında, Fe ve vitamin depolanması, bazı ilaç ve
hormon vb. maddelerin atılması gibi birçok metabolik olaylarda rol oynar.
.Karbonhidrat metabolizması
: Besinlerle alman ve v.portae yolu ile karaciğere ulaşan glikoz, karaciğerde
glikojen şeklinde depolanır.Kan glikoz düzeyi düştüğünde.karaciğer hücrelerinde
depolanan glikojenden glikoz üretilir. Kan glikoz düzeyi aşırı düşerse,
aminoasitlerden de glikoz üretilinbuna glikoneojenez denir.
.Yağ metabolizmasındaki
rölü: Karaciğer, karbonhidrat ve proteinlerden yağ meydana getirir,
lipoproteinlerin çoğunu oluşturur. büyük miktarlarda kolesterol ve fosfolipit
sentezler, yağları okside ederek büyük miktarlarda enerji oluşturur.
.Protein
metabolizmasındaki rolü;Gamma ğlobulinler hariç tüm plazma proteinleri
karaciğerde üretilir. Aminoasitlerin deaminasyonu ve üre oluşumunu sağlar. Üre
oluşumu ile vücut sıvılarındaki amonyak atılır; bu fonksiyonu bozulursa hepatik
koma ortaya çıkar.
•Vitaminlerin ve demirin
depo edilmesi Karaciğerde vücuda 10 ay yetecek kadar A vitamini,3-4 ay yetecek
kadar D vitamini.birkaç yıl yetecek kadar B 12 vitamini depo edilir.
Karaciğerdeki apoferritin-ferritin sistemi bir demir deposu görevi yaptığı gibi
kan demirinin tamponu işlevi de görür.
•Hormonlar ve ilaçlar
üzerindeki etkileri: Tiroksin ile östrojen, kortizol, aldesterol gibi tüm
steroid hormonlar karaciğerde kimyasal olarak değiştirilir veya dışarı atılır.
Karaciğer harabiyetinde bu hormonlarla ilgili fazlalık belirtileri görülür.
Sülfonamid, penisilin,
ampisilin ve eritromisin vb. ilaçlar karaciğerde zehirsizleştirilerek safra ile
atılır.
c.Kanın filtrasyonu:
Karaciğer, v.portae hepatis ile v.cava inferior arasında stratejik bir konumda
yer almıştır. Aynca a.hepatica propria'dan da kan alır. Her dakikada
karaciğerden 1500 ml. kan geçer. Karaciğer sinuzoidlerinden geçen kan içindeki
bakteriler ve diğer yabana partlküller buradaki Kupffer hücreleri tarafından
fagosite edilerek dolaşım sisteminden çıkarılır. Karaciğer ayrıca yıpranmış kan
hücrelerini de aynı yöntemle dolaşımdan uzaklaştırır.
SAFRA YOLLARI ve SAFRA
KESESİ :
"EKSTRA HEPATİK
BİLİAR APPARATUS"
Karaciğer hücreleri
tarafından yapılan safra ince safra kanalcıklarından sonra, sıra ile duc
.interlobularis duc. segmentalis duc. hepaticus olarak adlandırılan yollarda
ilerler. Sağ-sol iki duc.hepaticus, porta hepatis'te birleşerek duc.hepaticus
communis'i oluşturur. Duc.hepaticus communis yaklaşık 4 cm uzunlukda 4 mm çapta
bir kanal olup lig.hepatoduodenale içinde safra kesesinin boşaltma
(gerektiğinde keseyi doldurma) kanalı olan duc.cysticus ile birleşir. Bu
birleşimden sonra duc.choledochus olarak adlandırılan safra kanalı, oniki
parmak barsağının ikinci bölümüne açılır. Duc.choledochus 7-9 cm uzunluğunda
ve 5-6 mm çapındadır. Duc.choledochus'taki safranın akışı, bu kanalın son
bölümündeki genişleme (Vater ampullası)'nin ağzı etrafındaki Oddi sifinkteri
ile kontrol edilir.
Safra kesesi (Vesica biliaris),
armut şeklinde, ince duvarlı, ortalama 50 ml hacminde bir kesedir.
Karaciğerin,fossa vesicae fellae'sinde yerleşmiş olan safra kesesi, sürekli
şekilde üretilen safrayı depolar ve konsantre eder.Vesica biliaris'in fundus,
corpus ve collum olmak üzere üç bölümü vardır. Duvar yapısı, içi boşluklu
organların genel duvar yapısına benzer.
PANKREAS (Pancreas) :
Karın boşluğunda,
retroperitoneal olarak yerleşmiş, hem ekzokrin, hem de endokrin salgılan olan
çok önemli bir bezdir. Duodenum'un ikinci bölümüne akıtılan ekzokrin salgısı
içinde bulunan lipaz, amilaz ve tripsinojen ince barsak içeriğindeki, yağlan,
karbonhidratlan ve proteinleri sindirir.
Pankreas,duodenum
kavsinden dalağa kadar uzanır. Yumuşak, lobullü yapıda ve kirli sarı renktedir.
12-15 cm uzunlukta ve 60-70 g ağırlıktadır.
Anatomik olarak caput,
collum, corpus ve cauda pancreatis olmak üzere 4 bölümü vardır. Caput, oniki
parmak barsağının kavsine yerleşir, cauda dalak hilusuna ulaşır.
Pankreas'ın ekzokrin
salgısı iki kanal aracılığı ile duodenum'a ulaştırılır.
• Duc.pancreaticus
(Wirsung kanalı) : Pankreasın esas boşaltma kanalıdır. Caudadan başlayıp tüm
pankreas boyunca giderek papilla duodeni major'a açılır. Açılmadan öpce
duc.choledochus'la birleşir.
•Duc.pancreaticus
accessorius (Santorini kanalı) :Küçük.oldukça variabl bir kanaldır.Sıklıkia
duc.pancreaticus'la bağlantılı olduğu halde % 10 olguda bağımsız
seyredebilir.Duodenum'un ikinci bölümündeki papilla duodeni minor’a açılır.
PERİTON (Peritoneum) :
Periton, karın ve leğen boşluğu duvarlarının iç yüzü ile bu boşluklar içindeki
iç organların dış yüzünü saran seröz bir örtüdür. Peritonun karın ve pelvis
duvarlarının iç yüzünü örten bölümüne peritoneum parietale, iç organları saran
bölümüne de peritoneum viscerale denir. Visseral ve parietal yapraklar arasında
kalan karın ve leğen boşluğu bütünü cavitas peritonealis olarak adlandırılır:
burada liquor peritonei bulunur.
Periton, tek katlı yassı
epitel katı ile bunun altında yer alan bağ dokusu katmanından oluşur. Parietal
periton ile vücut boşluğu duvarları arasında kalan aralığa spatium
extraperitoneale (Ekstraperitoneal aralık) denir. Bu boşluğun karın ve pelvis
arka duvarına rastlayan bölümü spatium retroparietale {Retroperitoneal aralık)
olarak adlandırılır.
İç organları sararak
bunları karın arka duvarına asan periton oluşumuna meso bir iç organdan diğer
bir iç organa atlıyan periton oluşumuna da omentum denir.
Peritonla ilişkilerine
göre karın ve pelvis organları, "intraperitoneal, retroperitoneal ve
ekstraperitoneal organlar "olmak üzere üç konumda bulunurlar Örneğin; mide
intraperitoneal, pankreas retroperitoneal .böbrek ise ekstraperitoneal bir
organdır.
Peritonun yaptığı bazı
oluşumlar ve çıkmazlar şunlardır: Omentum minus, omentum majus, bursa
omentalis, mesenterium, recessus retrocaecalis ,recessus intersigmoideus,
excavatio rectouterina (Douglas çıkmazı) ve plica umbilicalis
mediana-medialis-lateralis'tir.
Kaynak: Prof.Dr. Mehmet Yıldırım
Yorumlar
Yorum Gönder