What is endosymbiosis
**
Bilimsel görüş, sadece
ökaryotlarda bulunan en az iki örganelin-mitokondri ve kloroplast-, prokaryotik
organizmaların ataları olduğu ve "konuksever" ökaryotların öncüleri
içinde yer aldıkları yönünde gelişmekktedir. Bu endosimbiyotik hipotez (bu
terim; endo-, "içinde", symbiosis, "ortak yaşama "
kelimelerinden meydana gelir) için birkaç yönde kanıt vardır. Bunların bazısı
Tablo'da özetlenmiş olan özelliklerin temeline dayanır.
TABLO: Tipik pkaryotik ve ökaryotik hücrelerin ve bazı ökaryotik organellerin karşılaştırması

1-Prokaryot ve ökaryotların
birçok simbiyotik birliktelikleri bilinmektedir. Örneğin, günümüzdeki birçok
fotosentetik bakteriler barınak değil de yiyecek sağlamak amacıyla ökaryotik
konakçı içinde yaşarlar. Benzer bir şekilde, bazı fotosentetik olmayan bakteriler
ökaryotlar içinde simbiyotik olarak yaşarlar ve bunlar konakçı hücreleri
içinde metabolize edilemeyen enerjiyi yiyeceklerden elde eder ve paylaşırlar.
Böyle birliktelikler, iki organizmanın ikili yaşamlarında biri birlerine
bağımlı olduğu zorunlu simbiyozisin evrimi için belirgin bir başlama noktası
sağlar.
2, Hem mitokondrinin hem de
kloroplastların kendi ribozomları ve kendi kromozomları vardır; kromozomlar,
kendi ribozomal RNA'larını, ribozomal proteinlerini ve bazı enzimlerini
(hepsini değil) kodlarlar. Mitokondriler ve kloroplastlar kendi zarlarını da
yaparlar.
3- Organellerin
kromozomları, özel protein makaraları üzerine sarılmamış olan, halkasal olan ve
çekirdek kılıfı bulunmayan prokaryot kromozomlarına benzerler.
4- Organel genlerinin iç
organizasyonu prokaryotlardakine benzerdir; fakat ökaryotlardan oldukça
farklıdır.
5- Okaryotlardaki hücre
bölünmesinde bir iğ aygıtı vardır, halbuki bakteriler, mitokondriler ve
kloroplastlar ikiye bölünme yolu ile çoğalırlar.
6- Mitokondri ve kloroplast
ribozomları, içinde bulunduğu hücrenin sitozolünde
bulunan ribozomlarından çok prokaryot ribozomlarına benzer. Gerçekte, Escherichia coli bakterisinin ribozomal
büyük alt birimi ve kloroplastın büyük alt birimi biri birine çok benzerler
ve bunlar, protein sentezi yapabilmek için hibrit ribozomun kapasitesini
etkilemeksizin biri diğerinin yerine geçebilirler.
Özet
olarak, endosimbiyotik hipotezde, mitokondriler aracılığıyla ortaya konmuş olan
eşsiz metabolik yetenekleri olan bir bakterinin, 1.5 milyar yıl önce
endositozis ile içeri alındığı, sindirime direnç gösterdiği ve konakçı hücre
içinde simbiyotik olarak yaşadığı ve içinde bulunduğu konakçıdan bağımsız
olarak ikiye bölünmek suretiyle çoğaldığı farz edilir. Daha sonra simbiyont
genlerin bazısı konakçı çekirdeğine geçer ve bazı emirleri içinde bulunduğu
hücreden alır. Bu ortaklıktan, günümüzde yaşayan tüm bitkiler, hayvanlar,
mantarlar ve protozoanlar gelişmiş olmalıdır. Bunu izleyen hipoteze göre,
çeşitli fotosentetik bakteriler de aynı akıbetle karşılaştılar ve sonuçta alg
ve bitkilerde bulunan kloroplast şeklini aldılar.
Daha az desteklenmiş; fakat
düşünmeye yönelten günümüzdeki bazı spekülasyonlar; peroksizomların, bazal
cisimcikler/ sentriyollerin ve nematositlerin (deniz anası ve benzer
canlıların, güçlü avlarına ve dikkatsiz yüzücülere batırdıkları iğneler) de
endosimbiyotik orijinli olabileceğini ileri sürmektedir. Bazal cisimciklerin de
kendi kalıtsal materyali olduğu yolundaki son bilgiler de böyle fikirlere güç
katmaktadır.
TABLO: Tipik pkaryotik ve ökaryotik hücrelerin ve bazı ökaryotik organellerin karşılaştırması
a: Bazı parazitler
ve aneorobik organizmalarda mitokondri yoktur ve mitokondrilerini ya yüksek
enerji bileşenlerini konakçı hücresinden karşılayabildikleri için yada
mitokondriye özgü olan oksijen-bağımlı enzimatik yollan kullanmadıkları için
kaybetmişlerdir. İlkel ökaryotların bir aleminde, mitokondriler, ER ve Golgi
yoktur.
b: Beyaz karıncaların sindirim sisteminde yaşayan bazı
Spirocheta bakterilerinde mikrotübüllerin bulunduğu bildirilmiştir. Eğer bu
bilginin doğruluğu ispat edilirse, ökaryotik sil ve kamçıların evrimsel kaynağı
olabilir.


Yorumlar
Yorum Gönder