*
What is ecology?
**
Ekoloji; organizmaları,
onların birbirleriyle ve çevreleriyle etkileşimini inceleyen bilim dalıdır.
Ekoloji canlıyı tek bir
birey olarak incelemekten çok, bireyin de içinde yer aldığı biyolojik
organizasyon ile ilgilidir.
Organizasyonun her bir
basamağında bulunan birim, kendisini çevreleyen fiziksel çevreyle enerji ve
madde alış verişi hâlinde bulunur. Canlılar en iyi uyum gösterebildikleri
ortamlarda yaşamını sürdürür. Bu doğal ortamlar onların habitatıdır. Habitat
bir türün bireylerinin yaşamsal faaliyetlerini en iyi şekilde devam
ettirebildiği yaşam alanıdır. Diğer bir ifadeyle canlının adresidir.
Canlılar, özellikle
hayvanlar, zaman içinde habitatlarını değiştirebilir. Örneğin göçmen kuşlar
yazın ve kışın farklı habitatları tercih eder.
Habitatın büyüklüğü bir
yunus için çok geniş olabileceği gibi bir bağırsak paraziti için oldukça dar
olabilir.
Bir bireyin bulunduğu
ortam içerisinde sahip olduğu veya yapmak zorunda bulunduğu bütün
sorumlulukları ve işlevleri ekolojik niş olarak ifade edilir. Örneğin bir
canlının beslenmesi, korunması, saklanması, üremesi, diğer canlılarla ilişki
içinde olması, yapması gereken bütün faaliyetler ekolojik niş içerisinde yer
alır. Genellikle birbirleriyle karıştırılsa da habitat bir organizmanın doğal
adresi, ekolojik niş ise o adreste yaptığı iş şeklinde belirtilir.
Dünya üzerinde canlıların
yaşadığı alanların tümü biyosfer (ekosfer) olarak adlandırılır. Ekolojide en
kapsamlı düzey olan biyosfer, atmosferin yeryüzünden yukarı doğru birkaç
kilometrelik bölümünü, karaların ise en az 3000 metre derinliğe kadar olan
kısmını kapsar. Göller, akarsular ve mağaralar ile okyanusların birkaç
kilometre derinliğe kadar olan bölümü de biyosferin parçasıdır.
Ekosistemler biyosferin
alt birimleridir. Belirli sınırlar içinde etkileşim hâlinde bulunan farklı
türden canlı gruplarıyla bu canlıları içinde barındıran cansız çevreye
ekosistem denir. Bir kıta, bir okyanus ekosistem olarak kabul edilebileceği
gibi bir orman, çayır, göl hatta akvaryum da birer ekosistemdir. Canlılar ve
içinde yaşadıkları fiziksel çevrenin ne kadar çeşitlilik gösterdiği düşünülürse
ekosistemlerin de o derece çeşitli ve kompleks yaşam ortamları ortaya çıkar.
Ekolojik organizasyonun
en alt biriminde tür yer alır. Ortak bir atadan gelen, yapı ve görev bakımından
benzer organlara sahip, aralarında gen alış verişi olabilen ve kısır olmayan
döller meydana getiren bireylere tür denir. Ekosistemde belirli bir zaman
diliminde yaşayan aynı türden bireylerin oluşturduğu topluluğa popülasyon adı
verilir. Örneğin sınırları belli bir alanda bulunan karahindibalar o yörede bir
popülasyon oluşturur. Popülasyonu oluşturan bireyler benzer çevre koşullarından
etkilenir. Bulundukları ortamın besin kaynaklarını ortak kullanır ve üreme ile
popülasyonu etkiler.
Popülasyonlar doğada
diğer canlılardan bağımsız olarak yaşayamaz; bunlar birbirleriyle sürekli
ilişki içindedir. Aynı alan içerisinde birbiriyle ilişkili tüm popülasyonların
oluşturduğu topluluğa komünite denir. Komüniteler bitki ve hayvan komüniteleri
şeklinde olabileceği gibi farklı canlı gruplarının bir araya gelmesiyle oluşan
karma komüniteler şeklinde de olabilir. Bir gölde bulunan balıklar, kurbağalar,
bitkiler, böcekler ve bakteriler o gölün komünitesini oluşturur.
Komüniteler tür
çeşitliliği bakımından birbirinden farklılık gösterir. Komüniteler bazen
yüzlerce tür içerebilir ve bu canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için coğrafik
bir alana ihtiyaç duyar. Bu alan biyotop olarak adlandırılır. Biyotopun
büyüklüğü popülasyonların birey sayıları, ortamın çevresel koşulları ve
coğrafik özelliklerine göre değişebilir. Örneğin çöl geniş bir alanı kapladığı
hâlde barındırdığı tür çeşitliliği az, sulak alanlarda ise tür zenginliği
fazladır.
Komünitede meydana gelen
değişimler zamanla ekosistemi etkiler. Bir bataklıkta bulunan bitki ve hayvan
toplulukları ortamdaki iklim şartlarını etkileyebilir. Örneğin bir zamanlar
Kuzey Kıbrıs'ta bataklıklar geniş alanları kaplıyordu ve buna bağlı olarak
hastalık yapan sivrisineklerin sayısı çoğalmıştı. Ekologlar suyu fazla kullanan
okaliptus ağaçlarını dikerek bataklıkların kurutulmasını önerdiler.
Yapılan çalışma ile
dikilen ağaçlar mücadeleye olumlu yanıt verdi. Bataklıklar kurudu ve sivrisinek
sorunu da ortadan kalkmış oldu. Fakat ağaçlar büyüdükçe su tüketimleri arttı.
Bunun sonucu yer altı suları azalmaya ve yörede susuzluk sorunu yaşanmaya
başlandı. Böylece ortamın iklimi de değişmiş oldu.
Doğada komüniteler
tamamen birbirinden bağımsız değildir. Komşu komüniteler arasındaki geçiş
bölgelerine ekoton adı verilir. Bu alanlar her iki komünitenin özeliklerini de
kısmen içerdiklerinden hem tür ve birey sayısı hem de sahip olunan özellikler
açısından farklılıklar gösterir. Ekotonda birey sayısı azalırken tür
çeşitliliği artar. Örneğin çayırlık alan ile ormanlık alan arasındaki geçiş
bölgesinde çalılar, kısa boylu ağaç türleri bulunabilir ve bu türler her iki
alanda bulunan türlere göre farklı olabilir.
Bir ekosistem; temel
olarak su, sıcaklık, mineral vb. cansız etmenler ile üreticiler, tüketiciler ve
ayrıştırıcılardan oluşur. Ekosistemlerde yaşam enerji akışı, besin zinciri ve
madde döngüleriyle sürer. Enerji ve besin giriş-çıkışı sürekli olan
ekosistemlerde, olumsuz faktörler olmadığı sürece doğal olarak daima yenilenme
olur.
Bir göl veya kırsal alanı
araştırma yapmak üzere seçtiğinizde, daha ilk bakışta canlı (biyotik) ve cansız
(abiyotik) çevrenin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu görürsünüz.
Ekosistem kavramını daha
iyi anlayabilmek için balıklar, çeşitli su bitkileri, algler, farklı türlere
ait su böcekleri ve bakterilerin bulunduğu bir göl düşünelim. Göl ekosisteminin
birer üyesi olan bu canlılar birbirleri ve çevreleriyle etkileşim hâlindedir.
Canlıların bazıları
ototrof beslenirken bazıları heterotrof beslenir ve ortama birtakım maddeler
bırakır. Bunlar CO2, O2, NH3 veya çeşitli sindirim atıkları vb. olabilir.
Ortamda atıkların birikmesi suyun pH'sini değiştirir. Su içine ulaşan güneş
ışığı da ekosisteme etki ederek burada bulunan fotosentetik canlıların ve
bunlarla beslenen heterotrofların dağılımını belirler. Dolayısıyla ekosisteme
giren ve çıkan madde miktarlarındaki değişiklikler canlıların ortamdaki varlığını
etkiler. Bir ekosistem dengede olduğu sürece canlılar varlığını sürdürebilir.
Doğal olaylar ve
süreçlerle su ve havanın temizlenmesi, atıkların ayrışıp parçalanması,
biyoçeşitliliğin korunması, zararlı böceklerin kontrolü, bitkilerin tozlaşması,
doğal güzellikler ekolojik sistemlerin insana sunduğu madde ve hizmetlerdir.
Doğal ekosistemlerin korunması canlılar için önemlidir. Bozulan ekosistemleri
doğal durumlarındaki benzer koşullara geri döndürmek için koruma biyolojisinin
alt dalı olan restorasyon ekolojisinden yararlanılır.
Yorumlar
Yorum Gönder