plant epidermis
**
Epidermis (üst deri), primer bitki yapısındaki hücrelerin en
dış tabakasıdır. Kelime anlam bakımından epi=üzerinde ve derma=deri
sözcüklerinden türevlenmiştir. Bu deri sistemi bileşim, işlev ve köken yönünden
değişiklik gösterir. Kök epidermisi genellikle "rizodermis" ya da
"epiblem" olarak isimlendirilir ve gövdeninkinden köken, işlev ve
yapı bakımından farklılıklar gösterir. Birçok bitkiler ayrımlı tipte epidermal
hücreler içerebilir: normal epidermis hücreleri; özel yapıya uymuş tek
hücreler ya da hücre grupları; stomalarla ilgili hücreler ve trikomlar gibi
epidermal uzantılar bu bölüm altında toplanabilir. Bu kısımda önce normal
yapıda olan epidermis hücreleri incelenecektir.
BitkidekiYeri
Genel anlamda epidermis primer bitki yapısının örneğin
gövde, kök, yaprak, çiçek, meyve ve tohum gibi bitkisel kısımların en dış
tabakasını oluşturmaktadır.
Kökeni
ve Yaşam Süresi
Epidermis gelişen embriyodan periklinal bölünmelerle oluşan
protodermden (önderi) ya da apikal meristemin dermatogen gibi yüzeysel
tabakasından gelişir. Tunika ve korpus farklılaşması belirgin olduğunda
epidermis tunikanın en dış tabakasından antiklinal bölünmelerle gelişir.
Sekonder büyüme göstermeyen organlar çoğunlukla yaşamları süresince
epidermislerini korurlar. Ancak bazı gimnospermlerde, dikotil gövde ve
köklerinde ve bazı odunlu monokotillerde görülen "periderm" denilen
sekonder bir örtü gelişince epidermis parçalanır. Böylece epidermisin yaşam
süresi periderm oluşması ile yakından ilgilidir. Sonradan oluşan sekonder büyümeden
de görüldüğü gibi olgun epidermis meristematik etkinlik bakımından pasif
olmasına karşın uzun süre bölünme potansiyelini korur. Epidermiste doku
farklılaşması sırasında meristematik özellik kazanan hücreler (meristemoidler)
etraflarında bulunan hücrelerin meristematik etkinlik kazanmalarını önlerler.
Söylece meristematik özellik kazanan bir epidermis hücresi örneğin stomayı
oluştururken aynı anda yanında bulunan epidermis hücresinde de stoma gelişimine
izin vermez.
Yapısı
Epidermis gördüğü ayrımlı işlevlerden dolayı oldukça değişik
hücre tipleri içerir. Genellikle epidermis hücreleri tek sıralı tabakalar
oluşturur ve az derinliğe sahiptir.
Şekil : Epidermis
yapısı. Enine (1,2) ve yüzeysel (3,4) kesitlerde capsella (Çoban çantası)
perikarpının dış (1,3) ve iç. (2,4) epidermisleri. Sambucus (Mürver)
gövdesinde (5) ve Helleborus (Çöpleme) yaprağında (6) kutikulalı
epidermis.
Hücre şekli. Daha çok dikdörtgen seklinde olan
epidermal hücreler sıkı dizilmiştir, bazı petallerin dışında aralarında
hücre-arası boşluklar yoktur. Yüzeysel görünüşte isodiyametrik ya da
uzamıştır. Yaprak ve petallerin epidermis hücrelerinin antiklinal çeperleri
dalgalı ve dişlidir, bunun amacı hücrelerin birleşmesinde sıkı ilişki ve dayanıklılık
sağlamaktır.
Hücre içeriği. Epidermal hücreler canlı
protoplastlıdır ve içerik olarak metabolizmanın çeşitli ürünlerini depo
ederler. Şekilde de görüldüğü gibi Ligustrum 'un (Kurtbağrı) genç
yaprağından alınan enine kesitte epidermis hücrelerinde mitokondri, endoplasmik
retikuluırı sisternaları ve diktiyosomlar bulunur.
Şekil : Ligustrum viii^are'nin (Kurtbağrı)
genç yaprağından enine kesitte epidermal hücreler.
Hücreler az sayıda grana içeren plastidler taşır ve
genellikle klorofil eksiktir; bu plastidler daha çok nişasta ve protein
kristalleri depo ederler. Bazı Pteridophyta'lar, su bitkileri ve
birçok yüksek bitkilerin gölgedeki epidermisleri iyi gelişmiş kloroplast
içerir. Genç epidermis hücrelerinin kenarları çıkıntılı birkaç vakuol
içermesine karsın olgun hücrelerde geniş tek bir vakuol bulunur. Vakuol özsuyu
antosiyan içeren epidermis hücreleri çiçek petallerinde, zebrina
(Telgraf çiçeği) ve kırmızı lahana yapraklarında, Ricinus (Hintyağı)
gövde ve petiyollerinde, birçok bitkilerin ayrımlı organlarında yer alır.
Ayrıca tanin, yağ, kristal ve müsilaj da epidermis hücrelerinde bulunabilir.
Protoplast ve yanal çeperler arasında çok sayıda yoğun osmiyofilik granüller
yer alır, bunlar daha çok hücrelerin antiklinal ve apikal yüzeylerinde
birikirler, yaprağın mesofil dokusuna bakan bazal kısmında bulunmaz.
Monokotillerin gövde, petiyol ve yapraklarında epidermal
hücreler bitkinin uzun eksenine paralel olarak dizilir. Böyle paralel
sıralanan epidermis hücrelerinde en ilginç morfolojik değişiklik cramineae'
lerde görülür. Bu grupta epidermis
bir uzun ve iki kısa tip hücreden oluşmuştur. Kısa olan
hücrelerin birine silika, diğerine mantar hücresi denir. Silika hücrelerinde
silisyum dioksit bulunur, mantar hücreleri ise suberinlidir. Diğer özelleşmiş
epidermis hücreleri ise sistolitlerdir.
Şekil: Saccharum
(şeker kamışı) yaprağının stomalı alt epidemisinin (1); mantar ve silika
hücreli gövde epidemisinin (2) yüzeysel görünüşü.
Ayrıca Cruciferae familyasının epidermisinde
"mirosin hücreler" i bulunur, bunlar mirosin enzimi içeren, keseye
benzer salgı hücreleridir ve Millon ayıracı ile kırmızıya boyanırlar.
Hücre çeperi özel, koruyucu bir işlevi olan epidermis
kutikula denilen bir tabaka ile örtülmüş kalın bir dış çepere sahiptir. Genç
organlardaki epidermis ince primer çeperlidir, olgun dokularda ise kalındır.
Tohumlarda, pullarda ve çanı yaprakları gibi bazı indirgenmiş yapılarda
çeperler çok kalındır ve ligninleşmiştir, çimenlerde ise hücre çeperi silisli
esmiştir. İnce çeperlerde genellikle primer geçit alanları bulunur, plasmodesmalar
bütün çeperlerde yer alır ve "ektodesma" olarak isimlendirilir.
Kutin epidermal hücrelerin dış çeperlerinde bulunur, ya hücre çeperi içine
girer ya da kutikula denilen özel bir tabaka halinde sürekli bir örtü oluşturur.
Kutikula yalnız kökün etkin büyüyen kısımlarında yoktur, kökün olgun kısımları
ise bu tabaka ile kaplıdır. Kutikula epidermal hücrelerin şekil ve yapısının
korunmasında faydalı olduğundan, erken jeolojik çağlardaki bazı bitkilerin
fosil olarak korunmasını sağlamıştır. Kutikulanın koruduğu bu parçalar eski
dönemlerdeki bitkilerin sınıflandırılmasında kullanılmıştır. Kutikula yüzeyi
ya düz, çıkıntılı ya da katlanmış olabilir, yüzeysel görünüşte çizgili
yapıdadır. Epidermis yüzeyindeki kutikula ısınsal çeperler içine girer, buralarda
selüloz ve pektik maddeler lameller seklinde birikir.
Şekil: Hellevorus
(Çöpleme) yaprağının yüzeysel kesitinde epidermis hücresinde kutikula
buruşuklukları (1), Mesembrianthemum (Makasotu) yaprak epidermisinde
balon hücresi (2), Triticum (Buğday) epidermisinde bulliform hücreler
(3).
Kutikula tabakaları (Sarısabır)
yapraklarında ile (Kuşkonmaz) perikarpında arasında
değişen çok sayıda lamellerden oluşmuştur. Kutikula tabakasının en dış lamelinde
selüloz az, Rutin ve pektin fazladır, ıç lamellerde ise selüloz daha çoktur.
Bazı bitkilerde kutikula altında pektik bir tabaka bulunur ve bu da fungusların
niçin kutikula ve epidermal çeperler arasında büyüdüğünü açıklayabilir.
Kutikula su ve gazların geçmesini önler, böylece geçirgenliği azaltır. Ayrıca
bu tip kalınlaşmalar mekanikse) dayanıklılık da sağlar. Epidermis hücrelerinin
çeperlerinde lignin oldukça az bulunur fakat ilkel vaskular bitkilerin ve bazı
yüksek bitkilerin epidermis çeperlerinin yapısına bir miktar lignin girmiştir (Gramineae,
Laurus, Nerium).
Epidermisin kutinlesmis tabakaları üzerinde mum da depo
olunur. Mum grandiler İBrass i ca (Lahana), Dianthus (Karanfil)},
çubuklar {saccharum (Şekerkamışı), } ve sürekli tabaka halinde [Thuja
(Mazı), erik, üzüm} kutikula tabakası üzerinde bulunur. Mum daha çok su kaybım
azaltmaya yardım eder. Epidermal hücrelerde kutin ve mum tabakasının kaynağı ve
iletim sekli henüz çözümlenememiş sorunlardır. Genellikle kutin ve mumun
(yada öncü maddeler) canlı protoplasmada sentez edildiği ve buradan hücre
çeperine taşındığı ileri sürülmektedir. Bu gereçler ya çeper boyunca ya da
özel kanallarla (tikod) hareket edebilirler. "Tikod" dış epidermal
çeperlerde fibrıllar yapının gevsek dizilmesiyle oluşmuş interfibrillar alanlardır
ve "ektotiesma" yerine kullanılmaktadır. Genellikle dış çeperlerdeki plasmodesmaların
varlığı bu harekette önemli rol oynar.
Sekil : Saccharum
(Şekerkamışı) gövdesinin epidermisi üzerinde çubuk seklinde mum birikimi.
Diğer maddeler örneğin kristal seklinde tuz {Tamarix
(Ilgın), piumbago}, kauçuk {Eucaiyptus (Sıtmaağacı)}, yağ ve reçine
birikimi de kutikula yüzeyinde ya da içinde oluş maktadır. Silikon tuzlarının
birikimi birçok bitkilerin epidermal hücre çeperlerinde yer almaktadır (Eguisetum,
Gramineae, Cyperaceae, Paimae). Ayrıca epidermis hücre çeperlerinde, tek
bir hücre ya da hücre gruplan müsilaj haline de gelebilir (Moraeea o,
Maivaceae). Linum (Keten) tohumlarında epidermal hücrelerin dış
çeperleri müsilajlı bir sekil almıştır.
işlev
Toprak üstünde kalan bitki bölümlerinin epidemisinin normal
işlevleri arasında terle me, mekaniksel koruma, stomalarla gaz alış verisi, su
ve metabolik ürünlerin depo edilmesi sayılabilir. Epidermisin fotoperyodismi
hızlandıran ve günlük yaprak hareketlerinde rol oynayan ışığın algılandığı bir
yer olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Epidermisin yardımcı işlevleri arasında
ise fotosentez, salgı ve absorpsiyon (emme) süreçleri sayılabilir. Epidermis
su depo da edebilir, örneğin Mesembrianthemum (Makasotu) yapraklarındaki
"balon hücreleri" epidermis düzeyinden yukarı doğru genişleyerek, bol
hava boşlukları su depo etmektedir. Ayrıca bütün monokotil yapraklarında da
"bulliform hücreler" denilen ince çeperli, geniş vakuollü hücreler su
depo ederler ve klorofilsizdirler. Bulliform hücreler yaprağın iki tarafında da
oluşabilir. Böyle yapıların dış çeperleri kutinleşmiştir. Bulliform
hücrelerinin işlevleri için ayrımlı görüşler vardır. Bir görüşe göre tomurcukta
burulu yaprağın açılmasında bulliform hücreleri görevlidir. Yaprak gelişmesi
sırasında bu hücrenin birden ve hızlı genişlemesi aya açılmasını sağlar. Bir
diğer görüşe göre turgor değişiklikleriyle bu hücreler olgun yaprakların
higroskopik açılıp kapanmasında rol oynar.
STOMA (GÖZENEK)
Epidermisin bitkinin dış ortamı ile ilişkili hücre tabakası
olduğu kanıtlandıktan sonra yine epidermisle ilgili olan ve gaz alış verişini
sağlayan stomaları da incelemek gerekmektedir.
Epidermis dokusunda bitkilerin gaz alış verişinde önemli
olan, yaprak dokusundan su buharının geçişini hızlandıran (terleme) ve
epidermis hücrelerinden ayrımlı olarak klorofiili, böbrek (fasulye) seklindeki
iki hücrenin aralarında açıklık bırakarak oluşturdukları yapıya
"stoma" denir.
Bitkideki Yeri
Stomalar genellikle yeşil bitkilerin toprak üstü organlarında
özellikle yaprak epidermislerinde yer alan tipik yapılardır. Kök ve bazı
parazit bitkilerin klorofilsiz toprak üstü kısımlarında stoma bulunmaz. Oysa
parazit Orobanche ‘ın (Bostanbozan) klorofilsiz, toprak üstü
kısımlarında bile stoma vardır. Bazı sucul bitkilerde stoma olmasına karşın
bazılarında yoktur. Diğer taraftan, rizomlar toprak altı organları oldukları
halde stoma içerirler. Ayrıca bazı bitkilerin petal, stamen ve ginekiumlarının
epidermis dokularında etkin olmayan stomaları vardır.
Stomalar genellikle yaprakların alt yüzeyinde bulunur, bu
tiplere "hipostomatik yaprak" adı verilir. Şekildende görüldüğü gibi
yaprağın üst yüzeyinde hiç stoma olmamasına karşın alt yüzey fazla stoma
içermektedir. "Epistomatik yaprak" tiplerinde yalnız üst yüzey
stoma taşır. Bazı bitkilerde de hem alt hem üst yüzeylerde stoma taşınır, buna
da "amfistomatik yaprak" adı verilir. Tablo 2 alt ve üst epidermişte
ya da her iki yüzeyde bulunan stoma sayılarını göstermektedir.
Şekil: Helicborus
niger (Çöpleme) yaprağının üst (1) ve stomalı alt (2) yüzeyindeki epidermis.
Tablo: Çeşitli
bitkilerin yapraklarının ayrımlı yüzeylerindeki stoma sayıları.
Bitkilere göre oldukça değişken olan stoma yapısı böbrek
seklindeki iki hücreden meydana gelmiştir, bunlara "bekçi hücreleri"ya
da "stoma hücreleri" ismi verilir. Aradaki genişleme ve daralma
yeteneğindeki açıklık "stoma deliği" ya da "stoma poru" nu
oluşturur. Bekçi hücrelerinin yanında stoma etkinliğine katılan, ince çeperli
epidermis hücreleri de "yardımcı hücre" ya da "komşu hücre"
1er adım alır. Bunların ontogenetik gelişimi stoma hücreleri ile sıkı
ilişkilidir. Stoma altında, içi hava ile dolu geniş boşluğa "solunum
boşluğu" ya da "stoma altı boşluğu" ismi verilir. Burası bir
çeşit gaz deposu isini görür, mesofil dokusunun bütün hücre-arası boşluk
sistemi ile ilişkilidir.
Sekil : Beta vulgarıs
(Seker pancarı) yaprağının yüzeysel kesitinde stoma.
Stoma aygıtında en önemli bölümü bekçi hücreleri oluşturur.
Bekçi hücreleri canlı ve sitoplasmadan zengindir; sitoplasma içinde nukleus,
birçok küçük vakuol, mitokondri ve nişastalı plastidler bulunur. Bekçi
hücrelerinin çeperleri ayrımlı şekilde kalınlaşır; ventral (stonıa deliğine
bakan) çeperin orta kısmı kalın, iki ucu ve dorsal (sırt) çeperin hepsi ince
kalır. Bu hücrelere bekçi hücreleri denmesinin nedeni bu özel yapılarından
ötürüdür; turgordaki değişiklikler bekçi hücreleri arasındaki porun açılmasını
ve kapanmasını sağlayarak hücrelerin şekillerini değiştirir. Böylece stomalar
bitki içi ve dış ortam arasındaki gaz alış veriş hızını kontrol eder ve
terlemenin düzenleyicileri olarak işlev görür. Bekçi hücrelerinin tüm yüzeyi
kutikula ile kaplıdır, bazan da stomalar tümüyle vaks ile örtülüdür. Stoma
hücreleri alt ve üst taraflarında uzantılara sahiptir, boynuz seklindeki bu
uzantılar stoma aygıtında biri önde diğeri arkada iki odacık oluşturur,
bunlardan öndekine "ön odacık", arkadakine de "arka odacık"
adı verilir. Epidermis hücrelerinin kalınlaşmış dış çeperleri ile bekçi hücrelerinin
birleştikleri bölgelerde görülen ince kısımlara "oynak" denir, içe
bakana "iç oynak", dışa yönelene de "dış oynak" adı
verilir. İşlevleri stoma hareketini kolaylaştırmaktır.
Şekil : Beta vuigaıis
(Şeker pancarı) yaprağının enine kesitinde stoma.
Bitkilerin ekolojik koşullardaki yaşayışlarına göre bekçi
hücreleri komşu epidermis hücreleri ile aynı düzeyde, daha yukarıda yada daha
aşağıda bulunabilir. Hücrelerin böyle ayrımlı düzeyde gelişimlerinin ekolojik
amacı terleme ayarım sağlamaktır. Epidermis hücrelerinden aşağıda gelişenlerde
su buharının difüzyon yolu uzar ve rüzgardan arınmış bir stoma ile terleme
azaltılır. Gimnospermlerin çoğunda bu bitkilerin yaşantılarına uygun olarak
stomalar kurakçıl tiptedir bunlara "kseromorf stoma" lar denir, diğer
bir deyimle stomalar epidermis düzeyinden aşağıda oluşur. Stoma üzerinde
"dış solunum boşluğu" denilen bir kanal varlığı su kaybım azaltır.
Çeper ligninleşmiş, yalnız stoma hücreleri ile komşu hücrelerin bağlantı
kurdukları noktalarda çeper incedir. Bu özellik kseromorf stomalarda açılma
mekanizmasını sağlayan bir karakterdir.
Şekil : Kseromorf
(kurakçıl) tip stomalar. Musa ' da (Muz, 1) epidermis düzeyinden az derinde,
Euonymus' da (2), Pinus' da (Çanı, 3) ve sequoia' da (4)
çok derinde gelişmiş stomalar.
Epidermis düzeyinden daha yukarıda gelişen stomalar rüzgarla
doğrudan ilişkili olduğundan su buharı kaybı da fazla olur. Bu tiplere
özellikle terlemeyi çoğaltmak isteyen sucul bitkilerde rastlanır, bunlara
"higromorf stomalar" denir. Eğer stomalar epidermis hücreleri ile
aynı düzeyde ise "mesomorf stoma" tipi oluşur.
Şekil : Higromorf
(sucul) tip stomalar. Prunus'da (1), Hcdera ' da (Sarmaşık, 2) epidermis
düzeyinden az yükselmiş, Pastinaca' da (3), Soianum'da (Patates, 4) çok
yükselmiş stomalar.
Bazı bitkilerde de bütün stoma aygıtları girintiler içinde
oluşur ve etrafı tüylerle örtülüdür, örnek olarak Nerium (Zakkum)
verilebilir. Bu bitki kurakçıl bir tip olduğu halde stomalar sucul tipteki
gibi yüzeyden yükselmiş bir şekilde oluşmuştur. Stomaların bu şekilde yapı
değışikliğine uğramaları özel işlevlere uyan stoma tiplerini meydana
getirmektedir.
Şekil: Nerium
(Zakkum) yaprağından enine kesitte özel odalarda gelişen stoma.
Bekçi Hücrelerinin Etkinliği. Yapraklarda yer alan
stomaların hareket mekanizması yoğun çalışmalara ve tartışmalara konu
olmuştur. Bekçi hücrelerinin hareketi üzerine ventral çeper liflerinin ışınsal
düzenlenişinin etkili olabileceği matematiksel analizlerle incelenmiş ve bir
model ile anlatılmaya çalışılmıştır. Şekilde de görüldüğü gibi iki lastik
silindir uçlarından birbiriyle birleşiktir ve kısmen hava ile doludur. Daha
fazla basınç verildiğinde silindirler arasındaki delik fazla açılır.
Silindirler üzerindeki ışınsal lifleri (miselleri) benzetlemek ve şişirme sırasında
silindir boyunun artışım önlemek için şerit seklinde bandlar konur ve aradaki
yarık 2 dekinden daha geniştir. Liflerin ışınsal düzenlenişi silindirlerin uçlarına
kadar uzanır ve bazı bandlar ventral çepere paralel olarak konulmuştur. Lastik
modeller hava ile şiş iri ünce ortadaki açıklığın bir evvelkinden (3) daha
geniş olduğu kolayca izlenebilir.
Şekil: Stoma
açılmasında bekçi hücresi çeperlerindeki mikrofibrillerin ışınsal
düzenlenmesini gösteren modeller.
Yukarıdaki model hücrelerden de görüldüğü gibi stomaların
açılma ve kapanmaları bekçi hücrelerindeki turgor değişikliklerine bağlıdır;
turgorun çoğalması stoma açılmasını, azalması da kapanmasını sağlar. Stoma
hücrelerinin açılmasında ileri sürülen birçok varsayımlar vardır: bunlardan
birine göre kloroplastlı bekçi hücrelerinde ışık etkisinde oluşan osmotık
yönden etkin fotosentetik ürünlerden dolayı turgor artar ve stoma deliği
açılır.
Bir başka varsayıma göre bekçi hücrelerinde oluşan nişasta
"amilaz" enzimleri ile glukoza parçalanır (anatonosis olayı; büyük
moleküllerin parçalanarak küçük molekülleri oluşturması) bu sırada osmotik
basınç artar, stoma hücresi su alır, turgor artar ve stoma deliği açılır. Bunun
tersi olarak glukoz, "nişasta sentetaz" enzimi ile nişasta haline
dönüşürken (katatonosis olayı; küçük moleküllerden büyüklerin meydana gelmesi)
osmotik basınç düşer, stoma hücresi su alamaz, turgor azalır ve por kapanır.
Diğer varsayımlar ise şunlardır: ışık hem permeabiliteyi hem de pH ı arttırır
ve stoma açılmasını sağlar. Ayrıca karanlıkta biriken Co2, pH ı azaltarak
stoma kapanmasına yol vermektedir. Son yıllarda yanılan araştırmalarda ise
bekçi hücreleri ve komşu hücreler arasındaki potasyum (K+)
iletiminin bekçi hücrelerini hareket ettiren etmenlerden biri olduğu ve K+
iyonu miktarındaki artışın stoma açılmasını sağladığı kanıtlanmıştır(1975).
Stoma açılırken kİoroplastlarda nişasta parçalanır ve K+ iyonu
bekçi hücrelerine girer; stoma kapanırken nişastanın yeniden oluşması ve K+
iyonu kaybı paralel çalışmaktadır.
Stoma hareketinin yaprak-su potansiyeli ile yakın şekilde
ilişkili olduğu görüldükten sonra stoma aygıtının değişebilen permeabilitesinin
hormonal kontrol altında olduğu da kanıtlanmıştır. Elde edilen verilere göre,
iki içsel bitki büyüme düzenleyicisinin (absisik asit=ABA ve sitokinin)
stomaların kapanıp açılmasını düzenlediği deneysel olarak gözlenmiştir.
Bunlardan ABA ve ilgili ket vurucular stomaların kapanmasına ve sitokininler de
stomaların açılmasına neden olmaktadır. Kuraklık stresinde ise ABA ve
sitokininlerin düzeyinde önemli değişiklikler oluştuğundan stomaların açılıp
kapanması yaprak-su potansiyeline bağlı olduğu gibi hormonal denge ile de yakından
ilgilidir.
Stomaların açılıp kapanmasında rol oynayan gereçlerin alış
verisinde stoma hücresi ve komşu hücreler arasındaki plasmodesmalar etkindir. Plasmodesmalar
bazı bitkilerin yalnız çok genç stomalarında izlenirken diğerlerinin olgun
stomalarında da görülmektedir.
Kökeni ve Yaşam
Süresi
Stomalar yaprak epidemisinde meristematik etkinliğin esas
peryodunun tamamlanmasından kısa bir süre önce gelişmeye baslar.
Monokotillerde olduğu gibi paralel damarlı yapraklarda stomalar boyuna sıralar
şeklinde dizilir; stomalar yaprak ucunda gelişmeye başlar ve yaprak tabanına
doğru ilerler. Ağımsı damarlı dikotillerde dağınık dizilen stoma- ların ayrımlı
gelişme evreleri mozaik şekilde karışıktır.
Angiospermlerde stoma gelişmesinde bekçi hücrelerinin ana
hücresi ya da öncüsü bir protodermal hücrenin eşit olmayan şekilde ikiye
bölünmesinden oluşan küçük hücreden meydana gelir. Küçük ve bol protoplasmalı
olan "stoma ana hücresi" ikiye bölünerek farklılaşıp bekçi
hücrelerini verir. Büyük ve az protoplasma içeren normal epidermis hücresini
oluşturur. Gelişme sırasında iki bekçi hücresi arasında orta lamel şişer,
yarılma çizgisi oluşur ve stoma açıklığı ortaya çıkar.
Şekil : Beta vulgaxis
(Şeker pancarı) yaprağında yüzeysel kesitte (1-3) ve enine kesitte (4-6)
stoma gelişmesi.
Epidermis düzeyinden yukarıda ya da aşağıda oluş bekçi
hücrelerinin olgunlaşması sırasında meydana gelir. Yaprakta stoma gelişmesi
yaprak büyümesi boyunca uzun bir süre devam eder.
Genç epidermal hücre önce şekilde de görüldüğü gibi 1-1, 2-2
ve sonra değişik ayrımlı düzlemlerde çok sayıda bölünerek ikiden fazla
yardımcı hücre meydana gelir.
Şekil : sedum
purpurascens' de (Damkoruğu) stoma gelişimi.
Gaz alış verişi ile yükümlü olan stomalardan alınan havanın
yaprağın iç kısımlarına kadar iletimini sağlayan "stoma altı boşluğu"
da stoma gelişimi başlangıcında mesofil dokusunda ortaya çıkmaktadır. Bu durum
bir kültür bitkisi olan Nicotians tabacum (tütün) yaprağında, stoma ana
hücresinin bölünmeden önce ve sonraki halini göstermektedir.
Şekil : Enine
kesitte Nicotiana tabacum (Tütün) yaprağının stomasının gelişmesi.
İnce çeperli bekçi hücrelerinin altında az çok belirgin olan
hücre-arası bosluk meydana gelir. Yanal olarak genişleyen bekçi hücrelerinin
çeperleri kalınlaşır ve olgun bir stoma gelişir. Aynı zamanda geniş bir
interselular alan da stoma altında gelişimini tamamlar.
Monokotil bitkilerdeki stoma gelişimi ise biraz ileride
incelenecektir.
Buraya kadar izlenen stoma gelişimi dana çok tek sıralı
epidermiste meydana gelmektedir. Anabasis, Haloxyion ve Picus (Lastik
ağacı) gibi çok tabakalı epidermise sahip bitkilerde stoma ana hücresi henüz
proroderm bir tabakalı iken gelişmeye baslar. Daha ileri gelişme sürecinde
çevredeki protodermal hücreler çok sayıda periklinal bölünerek bekçi
hücrelerinin üstünde çok tabakalı epidermisi oluştururlar. Bu tür bitkiler
kurakçıl koşullarda yaşadıklarından stomalar epidermis düzeyinden aşağıda
gelişmektedir.
Şekil : Anabas
is articulata’da çok tabakalı epidermis ve stoma gelişmesi.
Sınıflandırma
Yardımcı veya diğer tip komşu hücreler stomalarla aynı
prodermal hücrelerden ya da ontogenik olarak stoma hücresi ile ilgisi olmayan
hücrelerden gelişebilir. Bu esasa göre başlıca üç tip stoma bulunabilir:
a)Mezogen Tip. Bekçi hücreleri ve yardımcı hücreler
ortak bir kökene sahiptir. Stoma aygıtı bir protodermal hücrenin asimetrik
bölünmesiyle oluşur, önce epidermal hücre bölünerek stoma aygıtının küçük
hücresini meydana getirir. Bu hücre de bölünüp ilkin bir tek yardımcı hücreyi,
sonra ikinci yardımcı hücreyi ve öncü bekçi hücresini oluşturur. ' öncü bekçi
hücresinin bölünmesi ile stoma aygıtı tamamlanmış olur.
Şekil: Thunbergia
erecta 'nın yaprağında mesogen yardımcı hücreli stoma gelişmesi.
b)Perigen Tip: Komşu ya da yardımcı hücreler bekçi hücreleri
ile ortak kökenli değildir. Perigen yardımcı hücrelerin kökeni çimen
stonıasının gelişmesi izlenerek şematik olarak gösterilebilir. Bir protodermal
hücre eşit olmayan şekilde ikiye bölünüp
kısa olan, bekçi hücresi öncüsünü verir.
Sekil : Avena sativa (yulaf)
internodyumunda perigen yardımcı hücreli stoma aygıtının gelişmesi.
Uzun hücrenin nukleusu yardımcı hücreyi oluşturmak için
bölünür. Mitoz bölünmeden önce bekçi hücresi öncüsü bölünerek olgunlaşmamış
iki bekçi hücreli ve iki yardımcı hücreli stoma aygıtını meydana getirir. Sonra
stomayı oluşturan hücreler uzar ve olgun perigen komşu hücreli "Gramineae
Tipi” de denilen stoma aygıtı meydana gelir.
c)Mezoperigen Tip. En azından bir yardımcı hücre ya
da komşu hücre doğrudan -doğruya stoma ile ilgilidir, diğerleri değildir.
Buraya kadar izlenen stoma gelişimlerindeki çeşitlilik
ayrımlı stoma tiplerini ortaya çıkarmıştır ve bu tipler sistematik amaçlar için
kullanılmaktadır. Metcalfe ve Chalk (1950 dikotillerde beş tip stoma şekli
ayırt etmişlerdir:
1)Anomositik Stoma Tipi (Düzensiz Hücreli Tip). Bu tip
stomaların özel komşu hücreleri yoktur, olağan epidermis hücreleri stoma
hücrelerini kuşatmaktadır. Ranunculaceae, Gerar.iaceae, Cappaıidaceae, C
ucurb i taceae, Malvaceae ve Papaveraceae familyalarına özgüdür.
2)Anisositik Stoma Tipi (Eşit Olmayan Hücreli Tip). Bu tip
stomaları çevreleyen üç özel komşu hücrelerinin biri diğer ikisine göre
küçüktür. Bu tip cruciferae familyasında ve Nıcotiana, Solanum, sedam
gibi türlerde yaygın olarak bulunur.
3)Parasitik Stoma Tipi (Paralel Hücreli Tip). Bir ya da daha
çok komşu hücre, stoma hücresinin etrafım kuşatır. Komşu hücrelerin boyuna
ekseni bekçi hücrelerine ve stoma açıklığına paraleldir. Bu tip Rubiaceae,
Magnoliaceae, Convolvulaceao ve Mimosaceae familyalarında yaygındır.
4)Diasitik Stoma Tipi (Çapraz Hücreli Tip). Bir çift komşu
hücre ortaklaşa enine çeperleri ile stoma hücrelerini kuşatır (şekil 59/4). Bu
tip Caryophyi laceae ve diğer
familyalarda gözlenir.
Şekil : Yaprağın yüzeysel görünüşünde stoma hücrelerini kuşatan komşu
hücrelere göre stoma tipleri.
5)Aktinositik Stoma Tipi (Işınsal Hücreli Tip). Uzun
eksenleri bekçi hücrelerine dikey olan çeşitli yardımcı hücreler stomayı
kuşatmaktadır.
Bütün bu şekillerden görüldüğü gibi aynı bitki bile birden
fazla stoma tipi gösterebilir ve yaorak gelişmesi sırasında var olan stoma
şekilleri de değişebilir.
Stomaları kuşatan komşu hücrelerinin sayılarına göre
monokotı‘1 bitkileri de sınıflandırmışlardır (Stebbins ve Khush, 1961):
1-Bekçi hücreleri dört ile altı yardımcı hücre ile
çevrilmiştir. Bu tip Araceae, Commelinaceae, Musaceae ve Cannaceae gibi
birçok familyalara geneldir.
2-Bekçi hücreleri dört ile altı yardımcı hücre ile
çevrilmiştir, ikisi yuvarlak ve küçüktür ve bekçi hücrelerinin ucunda yer alır
(sekil 60/2). Bu tip Palmae, Pandanaceae ve Cyclanthaceae
familyalarının birçok türlerinde bulunur.
Şekil:
Monokotillerin stoma tipleri.
3-Bu tipte bekçi hücreleri iki yardımcı hücre tarafından
kuşatılmıştır. Bu tip Pontederiaceae, Fİagellariaceae, Butomales,
Alismatalcs, Potamogetonalcs, Xyridales, Juncales, Graminales ve
diğerlerinde izlenir.
4-Bu tipte bekçi hücreleri herhangi bir yardımcı hücre ile
ilgili değildir. Liliales'İn birçok türlerinde, Dioscoreales, Amaryllidales,
İridales, orchidales ve diğerlerinde görülür.
Buraya kadar izlenen stoma sınıflandırılması daha çok stoma
hücrelerini kuşatan yardımcı hücrelerin biçimine, dikotillerin ve
monokotillerin bekçi hücrelerini çevreleyen yardımcı hücrelerin sayısına ve
şekline göre yapılmıştır. Diğer taraftan, stomalar bekçi hücrelerinin dorzal
ve ventral çeperlerinin açılış yoluna göre de sınıflandırılırlar. Bu tip
sınıflandırmaya göre, kcniferlerde görülen aşırı durum bırakılarak, bekçi
hücrelerinin yapılarındaki ayrımlara göre üç esas tip stoma ayırt edilir:
1) Mnium Tipi Stoma. En ilkel tiptir, kara
yosunlarında ve bazı eğreltilerde ince, dorzal çeperi kalındır. Bekçi hücrelerinin
turgoru artınca ince çeperler gerilir ve hücrelerin çeperleri epidermisin üst yüzeyine
dik bir yönde hareket eder. Dorzal çeperin durumunda herhangi bir değişiklik
olmaz. Şekilde noktalı durum stomanın kapalı olduğunu, noktasız çizgiler ise
açık şeklini göstermektedir.
Şekil: Adiantum'un
(Baldırıkara) Mnium tipi stoması.
2)Gramineae Tipi Stoma. Stoma hemen hemen yüzeye
paralel hareket eder. cyperaceae ve Gramineae' lerde rastlanan bu
tipte bekçi hücrelerinin uçları ince çeperli ve geniş lumenli başçıklar
halindedir, orta kısımlar düz, dar ve çok kalınlaşmıştır, bu orta kısımda
stoma deliği bulunur. Turgor fazlalaşınca bu hücrelerin dayanıklı olan orta
kısımları, ince çeperli uçların genişlemesi ile paralel olarak birbirlerinden
uzaklaşır. Böylece Gramineae tipi Stomalarda açılıp kapanma stoma
hücresinin baş kısımlarında oluşan turgor değişimleri ile olur. Stoma
hücrelerinin ince çeperi i baş kısımları arasında stoma açıklığı sürekli
değildir. Bu nedenle bu tip stomalarda baş ve orta kısımdan alınan enine
kesitler ayrımlı yapı ve görünüş gösterir.
Şekil : Gramineae
tipi stoma. 1,2 enine kesit. 3. Yüzeysel kesit 4. Boyuna kesit
3) Helleborus Tipi Stoma. Birçok monokotillerde ve
dikotillerde bulunur. Bekçi hücreleri Mnium' da olduğu gibi
fasulye şeklindedir, oradaki duruma karşıt olarak bekçi hücrelerinin ventral çeperi
alt ve üst -tarafında belirgin bir kalınlaşmaya sahiptir. Dorzal çeper ise
elastik kalır. Turgor artınca bekçi hücrelerinin ince ve elastik dorzal
çeperleri gerilir, hücreler yarı ay şeklini alır; kalınlaşmış ventral çeperin üst
ve alt çeperleri ışınsal yönden birirlerinden uzaklaşır ve sonuçta delik
açılır.
Şekil: Helleborus
(Noel gülü) stoma.
İŞLEV
Bitkinin iç dokuları ile dış ortam arasındaki ilişki
stomalar ile olmaktadır. Ayrıca su buharının dışarı atılması yada içeri
girmesi, diğer bir deyimle terlemenin ayarlanması da stonalarla ilgilidir.
Stomalar bazan mevsim koşullarına göre de anatomik uyumlar gösterirler. Anabasis
articulata'-nın ilkbaharda olağan görünümde olan kurakçıl tipteki olgun
stoması sonbaharda oldukça ayrımlı bir yapıya dönüşür. Bütün çeperler ve bekçi
hücrelerinin tümü kalınlaşır. Böylece bekçi hücreleri kritik koşullarda kapalı
kalarak yaşamlarını bir dereceye kadar kontrol altına alırlar.
Yorumlar
Yorum Gönder