MANTARLAR



*
mushrooms
**
Kural olarak, mantarlar çok hücreli, ökaryotik canlılardır. Ancak bunlardaki çok hücrelilik bitki ve hayvanlardaki çok hücrelilikten farklıdır. Bunlarda bitki ve hayvanlarda gö­rülen çekirdekli bölümler ya da hücreler ya görülmez ya da vücudun belirli bir kısmın­da görülür. Mantarlardaki her bölüm, çoğunlukla birden fazla çekirdeğe sahiptir. Bu nedenle mantarlar için “çok hücrelilik" ye­rine “çok çekirdeklilik” daha geçerli bir ta­nım olacaktır. Hücreler daha çok dallanmış iplikler halinde olup, bunlara hif ya da misel denir. Bunlar biraraya gelerek miselyum'u oluştururlar. Hücre çeperi çok az türde az miktarda bulunmakla bir­likte, genelde selüloz olmayıp içinde azot bulunan bir polisakkarit türevi olan kitindir. Bu madde aynı zamanda eklembacaklıların dış iskeletinde de bulunur.
Mantarlar, parazit ya da saprofittirler. Bir kısmı predatör (parça­layıcı) olabilir. Saprofit mantarların çoğu besinlerini oluş­turan materyalin üzerine sindirim enzimleri salgılarlar ve hücre dışı sindirim ürünlerini kök tüylerine benzeyen rizoyit ya da haustorium denen yapılar ile absorbe ederler. Parazitik mantarlar hücre dışı sin­dirim yapabilir ya da üzerinde yaşadıkları canlı tarafından oluşturu­lan besinleri doğrudan absorbe edebilirler.
Bazı mantarlar, insanlar dahil, hayvanlar üzerinde ya da içinde parazittir; mantarlar, atlet ayağı dahil, bir çok cilt hastalığına neden olmaktadır. Pneumocystis carinii nin yol açtığı zatürre dahil, akciğerde de mantar hastalıkları görülür. Mayalara akraba olan P. carinii AIDS kurbanlarına bulaşan en yaygın hastalıktır. Diğer mantarlar bikiler üzerinde parazitiktir ve bunlardan bazıları tarım bitkilerine saldırınca, her yıl, yüz milyonlarca dolarlık zarara neden olurlar.
Rastık, mahmuz ve yanık en ciddi sorun oluşturanlardır. Bazı mantarlar ekmek, meyva, sebze ve diğer yiyecek maddelerinin çürü­mesine, diğer bazıları ise kağıt, kullanılmayan ve kullanılan eşya ile deri eşyalar gibi değerli maddelerde önemli hasarlara neden olurlar. 

Çok sayıda patojenik ya da zararlı diğer mantarların yanı sıra, ya­rarlı mantar türlerinin sayısı da çok fazladır. Örneğin çoğu bitkile­rin köklerinde simbiyotik olarak yaşayan mantarlar mevcuttur; bun­lar hiflerini toprak partiküllerine uzatarak bitkilerin topraklan su ve inorganik madde, özellikle de fosfor elde etme yetkinliklerini önem­li ölçüde artırırlar. Bitki kökleri ve mantarlar arasındaki bu birliğe mikorhiza denir. Mayalar, alkollü maddelerin elde edilmesinde ve ek­mek hamurunun kabarmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. An­tibiyotik bir madde olan penisilin bir mantardan elde edilir. Hatta çavdar mahmuzu denen zararlı bir mantardan baş ağrı­sında kullanılan bir ilaç yapıldığı için yararlı da sayılabilir. Mantarlar birçok peynirin üretiminde önem taşır; belirli mantarlar ise çok pa­halı besinlerdir. Bakteriler, mantarlarla birlikte ölü organik madde­leri parçalayıp, bunların hızla toprağa karışmalarını sağlayarak yer­yüzünün yaşanmaz hale gelmesini önlerler.

Mantarlarda üreme eşeyli ve eşeysiz olabilir. Her iki üremede de haployit evre genellikle baskındır. Eşeysel üremedeki farklılıkları şu an kabul gören beş gerçek mantar divizyosunun birbirlerinden ayrılmasında özellikle önemlidir.

CHYTRIDIOMYCOTA ve HYPHOCHYTRIDIOMYCOTA

Her iki gurup da, çok hücrelilerdeki karmaşık yapıya sahip olmadık­ları için, sıklıkla Protista içinde sınıflandırılan küçük organizmalardan oluşurlar. Çoğunluğunu, algler ve diğer bitkilerin içinde ya da üzerinde parazit ya da saprofit olarak yaşayan sucul organizmalar meydana getirir. Bazıları toprakta, az sayıda tür ise sivrisinek larvala­rı, nematotlar ve karaciğer trematotlarında iç parazit olarak da bulunurlar.

Bu canlıların haployitleri tamamen konak canlının bir hücresi­nin içinde yaşayan basit keseler şeklindedir. Bu keseler­in yüzeyden dışa uzanan besin absorblayıcı rizoyitler vardır ya da bu uzantılar kese şeklinde üreme organlarını taşıyan ipliksi yapılar şeklindedirler. Üreme, hücredeki çekirdek­ler sitokinez geçirmeksizin birçok defa mitoz ile bölünüp çok çekir­dekli bir durum alınca başlar. Sonuç olarak, sitoplazma, her biri bir miktar çekirdek alacak şekilde kısımlara ayrılır. Her biri tek bir kam­çı geliştiren (bu kamçı chytridlerde arka, hyphochytridlerde ön ta­raftadır) yeni oluşmuş hücreler halinde ortama serbestçe bırakılır. Bazı koşullarda bunlar eşeysel üreyen gametler olarak iş görürler. Ancak bunlar daha çok zoospor denen eşeysel üreme hücreleri olarak görev yaparlar. Sonuçta uygun yerlere yerleşerek ve türe özgü yeni bir keseye ya da iplikçiğe dönüşürler.

ZYGOMYCOTA (KONJUGASYONLU MANTAR)

Bu divizyo üyelerinin hifleri birçok haployit çekirdek içermesine karşın, karekteristik olarak enine çeperleri bulunmaz; yani bunlar senositiktirler. Haployit çekirdekler koenositiktir. Enine çeperler yalnızca üreme yapılarının oluşumu sırasında ortaya çıkar. Ne gamet ne de sporlar hareketli değildir. Eşeyli üreme, iki farklı misel hiflnin morfolojik olarak birbirine benzeyen hücrelerinin birleşmesiyle başarılır.

Siyah ekmek küfü, Rhizopus, bu divizyonun tipik bir üyesidir. Bu küfün hifleri ekmekler üzerinde beyazımsı ya da grimsi miselyumlar oluştururlar. Miselyum üç tip hiften meydana gelir: Ekmeğin yüzeyi­ni bir ağ gibi saran stolonlar, ekmeğin içine doğru büyüyüp hem mantarın tutunmasını hem de besin almaya yarıyan rizoyitler ve bun­ların ucunda ekmek yüzeyine dik büyüyen ve ucunda yuvarlak sporangiyumlar taşıyan sporangivoforlardır. Her sporangiyumda binlerce eşeysiz spor oluşturulur. Kamçısı olmayan bu sporlar çok küçük ve hafiftir. Olgunlaşıp serbest kaldıklarında, sporangiyum çeperinin yırtılmasıyla, sporlar, rüzgar ve hayvanlarla uzak meşalele­re taşınırlar. Eğer bu sporlar, ılık ve nemli bir yere yerleşirlerse, çim­lenerek yeni bir hif kümesi oluşturur ve böylece eşeysiz üremelerini tamamlarlar.

lihizopus'un eşeyli üremesi bir yeşil alg olan Spirogyra nınkine benzer. İki ayrı hiften gelen kısa dallar (farklı eşeyli ol­ması gerekir) uçlarından birbirlerine değerler. Bunla­rın en uç kısımlarında enine çeperler oluşur. Oluşan bu gamet hüc­releri birbiri ile kaynaşarak zigotu oluşturur. Zigot koruyucu bir çe­per oluşturur ve bir ila üç ay süren bir dormansi periyoduna girer. Zi­gotun çekirdeği çimlenince mayoz geçirir ve zigottan kısa bir hif olu­şur. Bu haployit hif hemen bir sporangiyum oluşturur. Sporangiyum yeni miselyumu meydana getirecek eşeysiz sporları etrafa saçar. Tüm eşeysel döngüdeki tek diployit evrenin yalnızca zigot olduğuna dik­kat ediniz.

Zygomycota divizyosu üyeleri toprak ve hayvan gübrelerinde saprofit olarak yayılış gösterir; yalnızca bir kaç tür sulak ortamlarda ya­şar. Bununla birlikte, bazıları bitki, hayvan ve diğer mantarlar üzerin­de parazit olarak yaşar.
  
ASCOMYCOTA

Bu büyük divisyonun bireyleri çok değişik yapıdadırlar. Bunlar, toz ve pamuğa benzeyen yapıdaki bir hücreli mayalar olabildikleri gibi, ka­se şeklindeki karmaşık yapılı mantarlardan da oluşabilirler. Kase şek­lindeki yapı çok sayıda hifin sıkı şekilde biraraya gelmesiyle oluşur. Zygomycota üyelerinin aksine, Ascomycota’nın vejetatif hifleri septattır; yani bunların hücre çeperleri bulunur; ancak orta kesimlerinde büyük delikler taşıyan bu septumlar tam değildir. Do­layısıyla birbirine bitişik hücrelerin sitoplazmaları süreklilik gösterir.

Vejetatif yapıları birbirinden farklı olmasına karşın, Ascomycota türlerinin hepsi, eşeyli üreme sırasında askus denen ve üremeye yarayan bir yapı oluşturmaları nedeniyle tipik olarak birbirlerine benzerler. Bir askus, içinde haployit sporların (çoğunlukla sekiz, ba­zen dört) üretildiği bir kesedir; bir askustaki tüm sporlar tek bir ata­sal hücreden köken alır. Olgun bir askusun oluşumu Şekil’da gösterilmiştir.

Ascomycota türlerinin çoğu, conidium adı verilen özel sporlarla eşeysiz olarak da ürerler. Bunlar sporangiyumlar içinde değil, konidiyofor denen hiflerin ucunda zincirler şeklinde oluşurlar. Her konidum yeni bir mantar bitkisi meydana getirebilir.

Mayaların Ascomycota’nın üyeleri olarak düşünülmeleri şaşırtıcı gelebilir. Bunlar bir hücreli olup, konidiyum oluşturarak değil, to­murcuklanma ile eşeysiz olarak ürerler. Bununla birlikte, belirli koşullar altında, bir maya hücresi dört spor oluşturmak için askus görevi yapabilir. Bu sporlar, vejetatif hücrelere göre, uygunsuz çevre koşullarına karşı çok daha dayanıklıdır. Mayaların uzun süren kurak ve aşırı sıcaklarda yaşamlarını devam ettirebimelerini sağlar­lar. Gen dizisi analizleri, mayaların keseli mantarlar olduklarını gös­termektedir.

Bir alg ya da fotosen tetik bakterilerin oluşturdukları karmaşık bir simbivotik birlik olan likenleri oluşturan mantarların çoğu Ascomvcota grubundandır. Ancak çok az sayıdaki tropikal liken türlerindeki mantarlar aşağıda tartışılan Basidiomycota divisyosunun temsilcileri olabilir. Likenlerin fotosentetik (yeşil) kısımları siyanobakteriler ola­bilirse de, genellikle bunlar yeşil alglerdir (Chlorophyta).

Basidiomycota


En büyük ve göze en fazla çarpan mantarların çoğu (küf mantarları, yenen ve zehirli şapkalı mantarlar) bu guruptandır. Bu bitkilerin toprak üstü kısımları sert bir doku kütlesine benzese ve bazıları bir sap ile belirgin bir şapka şeklinde olsalar da, diğer tüm mantarlar gibi hiflerden oluşmuşlardır. Çoğu mantarın toprak üstü kısımları ya da üreme yapıları, bitkinin tamamının küçük bir parçasıdır. Hifin esas kısmı toprak altındadır. Hifleri oluşturan hücreler arasında bölmeler bulunur.

Bu sınıfın üyelerinin en tipik özelliği çomak şeklinde basidium denen üreme yapılarına sahip olmalarıdır. Basidiyum oluşturan hif hücreleri, biri erkek diğeri dişi, iki çekirdek içeren bi-nukleat (dikaryotik) oluşum gösterir. Gill mantarı olarak isimlendi­rilen bu Basidiomycota’nın şapkasının alt yüzeyinde perdeler (giller) halinde dizilmiş yapılardaki hiflerin uç kısımlarındaki belirli hücrelerin iki çekirdeği döllenerek zigotu oluşturur. Zi­got, daha sonra bazidyum haline gelir. Bu hücrenin çekirdeği mayoz bölünme geçirerek dört yeni haployit çekirdek oluşturur. Bazidyumların ucunda dört küçük çıkıntı meydana gelir ve haployit çekirdek­ler bunların içine girer. Her çıkıntının uç kısmındaki çeper eriyince, bunlar, spor haline gelir ve her spor yeni bir miselyum oluşturur.

DİKKAT

1-  Zararsız kültür mantarları da dahil olmak üzere bütün mantar türleri bozulacak kadar bekletildiğinde (bayatlama) zehirli hale gelirler.

2- Hiçbir mantar zehirlenmesi hemen belirti vermez, etkileri günler veya haftalar sonra ortaya çıkar.

3- Hiçbir mantar zehirinin panzehiri bulunmamaktadır.

4- Yoğurt veya başka türden bir şeyler yemekle zehirlenme önlenemez.

-TABİATTAN TOPLANAN MANTARLAR KONUSUNDA UZMANLARIN DAHİ YANILMA İHTİMALİ VARDIR.



Yorumlar