carbohydrates
**
Organik maddelerden bazıları hücrede enerji (karbonhidratlar
ve yağlar) bazıları yapı malzemesi (proteinler, yağlar vs.), bazıları da
metabolizmada düzenleyici (regülatör) madde (proteinler, vitaminler vs.) olarak
görev yapar.
Vücudun farklı organlarında ve dokularında bu maddelerin
oranı değişik olabilir, örneğin karaciğer hücresinde % 80 su, % 12 protein, % 2
çekirdek asitleri, % 5 yağ, % 1 karbonhidrat, % 1 steroit bulunur.
Karbonhidratlar:
Organik maddelerin en basiti karbonhidratlardır.
Bütün canlı hücrelerde bulunurlar; en seri ve kolay yoldan
enerji elde etmek için kullanılırlar. Bileşimlerindeki karbon, hidrojen ve
oksijen oranı 1 C : 2H : 1 O'dir.
Deney tüpünde ısıtıldıklarında su vererek kömürleşirler.
Şekerler kimyasal olarak aldehit, meyve şekerleri ise keton
(çok değerlikli alkol'dur).
Kapalı formülleri aynı olduğu halde, atomlarının diziliş
düzeni farklı olan birçok karbonhidrat, gerek kimyasal gerekse fiziksel
özellikleri bakımından büyük farklar gösterirler, örneğin, glikoz (dekstroz) ve
fruktos (levuloz) kapalı formülleri bakımından aynı olmasına karşın, atom
dizilişi bakımından farklıdır.
Moleküllerin yönelim farklılıklarını anlayabilmek için
genellikle simgelerle gösterilen açık formülleri yazılır. Buna yapısal formül
veya konfigürasyon denir ve bağlar bir çizgi şeklinde gösterilir (hidrojen bir,
oksijen iki, azot üç, karbon dört bağlı).
Moleküllerin uzayda yönelimleri bakımından da farklar
görülür. Konfigürasyonun aynı olmasına karşın uzaydaki dizilişlerin farklı
olmasına "Konformasyon" denir (sağ elle sol elin uzaydaki duruş
farkları gibi).
Konformasyonu farklı olan maddelere de "İzomerler"
denir. İzomerler farklı kimyasal tepkimeler gösterir.
Glikozun açık ve halkalı yapısı. Karbon atomları
numaralanmıştır.
Canlılar tarafından alınan bütün karbonhidratlar (sakkaroz
nişasta, selüloz vs.) sindirim sisteminde basit şekerlere ve daha sonra da
karaciğerde glikojene çevrilir.
Glikoz memeli kanında mutlaka bulunması gereken bir
bileşiktir.
Derişimi kanda % 60-110 mg. ve dokularda 0.1 gr. kadardır;
eğer 0.04 M'ın altında düşerse beyin hücreleri aşırı derecede duyarlı hale
geçer. Sürekli sinir impulsları göndererek kasların kasılmasına ve sonunda ölüm
meydana gelmesine neden olur.
Beynin önemli yakıt maddesidir; kandaki en düşük
derişimlerinde dahi beyin öncelikle beslenir. Glikozun kandaki derişimi çok
karışık bir mekanizma ile denetlenir; karaciğer, pankreas, hipofiz ve adrenal
bezler bu düzenlemede görev alır.
Monosakkaritler:
Biyolojik olarak en önemli karbonhidratlardır.
Canlılar için monosakkaritlerin en önemli olanı üzüm şekeri
olarak adlandırılan D-glikoz (= d-glikoz)'dur (C6H1206).
Dekstroz da denilen D-glikoz çözelti halinde ışığı sağa
kırmaktadır.
Canlılar, glikozun genellikle D formu kullanılır.
Glikoz ve diğer tek zincirli şekerler, çözeltilerde düz
zincirler şeklinde değil, birinci karbonu 5. ya da 4. karbona bağlayan oksijen
bağlarından dolayı halka şeklindedir.
Ayrıca hayvanlar için süt şekerinin parçalanmasından meydana
gelen G a I a k t o z"; keza bitkilerde (özellikle meyvelerde, balda ve
çay şekerinin bir kısmını oluşturan) bulunan meyve şekeri "D-Fruktoz"
önemli monosakkaritlerdendir. Fruktoz en tatlı şekerdir (yaklaşık çay
şekerinden 10 defa daha tatlı).
Pentozlar (beş karbonlu şekerlerin) deoksiribozun, DNA'nın
yapısına; riboz da RNA'nın ve keza nukleotitler ile ATP'nin yapısına katılır.
Disakkaritler:
Genellikle iki basit şekerden bir molekül su çıkmasıyla
meydana gelirler
Sukroz (çay şekeri), fruktozla glikozun birleşmesinden
meydana gelir (yalnız bitkilerde).
Bu seriden maltoz iki molekül glikozdan (Bitkilerde)
Laktoz, glikoz ve galaktozdan meydana gelir. (Hayvanlarda)
Laktoz memeli sütünde bulunur ve yavrunun beslenmesinde
önemli rol oynar.
Polisakkaritler:
Mono ve disakkaritler gerçek çözelti meydana getirebilir ve
kristalize olabilirler. Buna karşın polisakkaritler kolloitlerden sayılırlar.
Bitkiler, yaptıkları şekerleri, ozmotik basıncı
yükselteceğinden dolayı, monosakkarit halinde depolayamaz. Bu nedenle büyük
kısmını polisakkaritlere çevirirler.
Nişasta:
En önemli bitkisel polisakkarittir.
İyotla maviye boyanır ve monosakkaritlere parçalanmadan
indirgenemez.
Hidrolizleri (parçalanmaları) seyreltilmiş hidroklorik asit
(HCI) ya da nişastayı parçalayan enzimlerin (amilaz) etkisi altında olur.
Dekstrin denen ara ürün üzerinden, maltoza ve sonuçta
glikoza parçalanırlar.
Organizmalar, maltoza ve nişastaya, öbür yandan sellobiyoza
ve selüloza karşı farklı davranırlar. Sellobiyoz, maltozun uzayda dizilimi
farklı olan izomeridir.
Maltoz, glikojen ve nişasta için amilaz ve maltaz enzimine
(hayvanlarda bulunur), selüloz ve sellobiyaz için selülaz ve sellobiyaz
enzimine gerek duyulur (bu sonuncular yalnız bazı bakteri ve birhücrelilerde
bulunur).
Omurgalıların sindirim kanalında bu son maddeleri parçalayacak
enzim üretilemez; böylece simbiyoz bakterilere ve birhücrelilere gereksinim
duyulur (at, sığır, kemiriciler ve gevişgetiren-lerde); keza ilkel bazı
organizmalar (sümüklüböcek gibi) ve birçok mantar bu enzimi salgılar. Bundan
başka odun yiyen termitler de simbiyont kamçılıları bağırsaklarında taşır.
Glikojen:
Hayvansal hücrelerde, glikojen dediğimiz hayvansal
polisakkarit bulunur.
Bir glikoz molekülünden H, diğerinde OH çıkarak bir bağ
oluşur. Binlerce glikoz molekülünün birbirine bağlanmasıyla glikojen meydana
gelir, özellikle karaciğerde ve kasta bu şekilde yedek enerji kaynağı olarak
depo edilir; gereksinim halinde daha küçük moleküllere (glikoza) parçalanılarak
kullanılır.
Çok büyük ve az çözünür moleküller olduklarından, hücre
zarından geçemeyerek genellikle hücre aralarında büyük granüller halinde depo
edilirler; özel boyamalarda rahatlıkla görülürler.
Bağırsak parazitlerinde glikojen miktarı toplam kuru
ağırlıklarının % 45'ine kadar ulaşabilir.
Sümüklüböcekler ayaklarından glikojen salgılar.
Kuru halde beyaz bir toz şeklindedir ve çözündüğünde hafifçe
kolloyidal çözelti meydana getirir; kaynatıldığında, nişasta gibi tutkal
meydana getirmez; iyotla kahverengi olur (nişasta da mavi).
Enzimatik olarak maltoz üzerinden D-glikoza dönüştürülür.
Selüloz:
Yine binlerce glikoz molekülünden oluşmuştur; suda erimez
(keza ısıtıldığı zaman da suda erimez); iyotla boyanmaz; kapalı formülü
(C6H10O5)750, boyu 4000 A°, çapı 7-8 A° kadardır.
Bitki dokusunun büyük bir kısmı bu moleküllerden
yapılmıştır; hayvanlarda, tulumlular (Tunicata) hariç yapıya katılmazlar.
Selülozdaki glikozun bağları (beta glikozit) glikojenden
farklıdır.
Selüloza benzeyen hemi-selüloz, hekzoz ve pentozdan
oluşmuştur.
Enzimler etki eder. Selüloz, bazı plastiklerin, sentetik
ipeğin, fotoğraf filmlerinin, bazı cilaların ve patlayıcıların yapımında ticari
amaç için kullanılır.
Keza toprakta parçalanmasıyla karbonik asidin meydana
gelmesine ve yeterli parçalanmalarda humusun oluşmasına neden olur.
Karbonik asidin bir kısmı da toprakta karbonat taşları
şeklinde bağlanır. Fazla miktarda selüloz (tam parçalanma olmadığı hallerde)
toprağın bozulmasına neden olur.
Kitin:
Birçok hayvanın kutikulasında bulunan, selüloza benzer, onun
gibi uzun zincir yapısında bir maddedir.
N-asetilglikozamin denen yapıtaşlarından meydana gelmiştir.
Bakterilerden ve sümüklüböceklerin midelerinden çıkarılan
kitinaz ile sindirilir.
L-Askorbik Asit: Redokskatalizör olarak hücrede hizmet
görür; bitkiler tarafından üretilir ve bazı hayvanlar için vitamin özelliği
vardır (insanda C vitamini).
Neuramin Asit: Membran oluşturan glikolipitte ve sütteki
oligosakkarinde bulunur.
Uron Asidi: Okside edilmiş asidik mukopolisakkaritlerin
yapıtaşı olarak şekerlerin CH2OH grubu üzerinde bulunur.
Glikuron Asidi: Sidikte diğer maddelere bağlı olarak
dışarıya atılır.
Mukopolisakkaritler:
Kısmen yapıtaşı, kısmen kaygan bir madde olarak, kısmen
koruyucu madde olarak ve kısmen de etkili madde olarak kullanırlar.
Bunlar büyük sayıda polimerize olmuş karbonhidrat
molekülleridir.
Yapıtaşları N-atomunda asetillenmiş galaktozamin ya da
glikozamin gibi amino şekerlerdir.
Asidik mukopolisakkaritler bunun dışında glikuron asidi de
içerir.
Sülfat köküyle asidik özelliği biraz daha kuvvetlendirilir.
Asidik ve nötral mukopolisakkaritler glikuron asidi taşıyıp
taşımadıklarına göre birbirlerinden ayrılırlar. Asidik mukopolisakkaritler
polianyon özellikleri ile uzun zincirler oluştururlar.
Proteinler ile gevşek kompleksler yaparlar.
Çoğu asidik muko-polisakkarit, su ile, hücre arasında
viskoziteyi artıran (akışkanlığı azaltan) temel maddeleri yapar. Bu viskozite
ile yapısal protein ilflerinin yayılma doğrultusu ve işlevsel düzenlenmesi
sağlanır.
Dallanmamış, milyonun üzerinde moleküler ağırlığa sahip
"Hyaluron Asidi" zincirleri, glikuron asiti ve N-asetilglikozaminden
oluşmuş disakkaritlerle kompleksler meydana getirirler.
Hyaluron asidi bağ dokuda, gözün iç sıvısında ve sinoviyal
sıvıda esas madde olarak bulunur. Mezenşim hücreleri ve fibroblastlardan
meydana gelir.
Kaygan madde olarak, su tutucu olarak, parazit ve zehirlerin
yayılmasını önleyici madde olarak işlev görür.
Koruyucu etkinliği "Hyaluronidaz Enzimi"
tarafından ortadan kaldırılır. Bu enzim bakterilerden, yılan zehirinden ve
spermadan elde edilebilir. Keza yumurtanın jelatinimsi koruyucu dış tabakası,
yine hyaluron asidi içerir.
Gözün korneası, hyaluron asidindeki glikozamin yerine
galaktozamin içeren "Kondroyitin (C h o n d r o i t i n)" maddesi
içerir.
Kıkırdakta, keza kemiklerde, deride, kirişlerde,
atardamarların duvarında, kalp kapakçıklarında, "K o n d r o y i t i n s ü
I f a t A, B ve C" bulunur. Bu madde hyaluron asidindeki gibi uzun zincir
şeklindedir (moleküler ağırlığı 250.000 civarında); fakat N-asetilgalaktozamin
içerisindeki kükürt asidi kökünün bağlanmasıyla ayrılır. Bu nedenle
kondroyitinsülfat, kuvvetli asit özelliği gösterir ve metilen ya da toluidin
mavisi ile metachromasie denen renge boyanmasıyla tanınır. İyon değiştiricisi
olarak önemlidirler, özellikle kemik ve kıkırdakta Ca+ +'nın apatit şeklinde
bağlanmasında. Yaşlılıkta kondroyitinsülfat birikmesi artar. Vücuttaki
yarılanma süreleri 8-16 gündür (hyaluron asidinde 2 gün).
Yaşlandıkça, özellikle aort duvarında, glikuron asidi yerine
galaktoz içeren "K e r a t o s ü I f a t" birikimi artar.
Rektum hücrelerinde, bazofil lökositlerde ve karaciğerde
"H e p a r i n" bulunur. Moleküler ağırlığı 16.000'in üzerindedir.
Disakkarit yapıtaşları, sülfürlenmiş
N-glukozamin ve glikuron asidinin stereoizomer "I d u r
o n" asidi ile kompleksinden oluşmuştur. Heparin kan pıhtılaşmasını önler
(thrombin üzerindeki etkisiyle). Proteinlerle tuz benzeri bileşikler yapabilir.
Kandaki lipoproteid komplekslerini parçalayan "L i p o p r o t e i d a
z"ı serbest bırakır.
Nötral mukopolisakkaritlerde, daha önce değindiğimiz gibi,
glikuron asidi ve sülfat yoktur. Glikozaminden başka galaktoz, mannoz ve
L-fruktoz gibi doğal şekerleri, hatta neuramin asidi içerir. Asidik
mukopolisakkaritlerin aksine, sıkı peptit ya da protein kompleksleri yapar.
Nötral mukopolisakkaritler deride, bağ dokuda; keza tükrükteki,
sindirim bezlerindeki, sümükteki, rahim ağzı ve solunum borusundaki, kaygan
sıvıların içinde bulunan "M u k o i d"de de bulunur. Kan gruplarının
oluşmasında etkisi vardır.
Glikoz, hücrelerde glikoliz ve Krebs tepkimeleriyle su ve
karbondioksite kadar parçalanır; bu arada önemli miktarda enerji açığa çıkar.
Seyrek olarak proteinlerle (glikoprotein) ve yağlarla (glikolipid) birleşerek
yapı maddesi olarak kullanılır.
Kaynak: Ali Demirsoy., Yaşamın Temel Kuralları
Yorumlar
Yorum Gönder