Sauna Nedir?


Sauna Banyosu Nedir?

Sauna, kuru ve sıcak hava ile yapılan bir banyo türüdür. 

Sauna havası içerisine aralıklı olarak buhar da verilebilmekte ve izleyen süreçlerde soğuk hava, soğuk su ile soğukluk tahriki de oluşturulabilmektedir. Bu nedenle sauna, güzel bir uyum içerisinde uygulanan ve esasında doğal değişimlerin izlendiği arındırma süreci halini almıştır.


Sauna tekniği yeni bulunmuş olmayıp, özellikle köken aldığı kuzey ülkelerinin tabiatına uygun bir banyodur. Buna göre sauna sadece bir buhar banyosu olmayıp, sıcak hava ile yapılan bir banyo türüdür. Kullanılan sıcak havanın nem derecesi azaltılarak özellikle hastalık etkeni olan mikroroganizmalardan arınma hedeflenmiştir. 


Saunanın diğer banyo türleri ile karşılaştırılması pek de olanaklı değildir. Kendine özgü bir banyo türüdür ve oldukça derin tarihsel geçmişi bulunmaktadır.




Sauna, özellikle az güneş gören Finlandiya gibi kuzey ülkelerinde ve Avrupa’da yaygın bir şekilde kullanılan, ancak ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı ülkemizde çok fazla bilinmeyen bir banyo türüdür.


Tarihte ilk sauna kullanımı, kızgın taşlar üzerine su ve kendir tohumu dökerek uyuşturucu buhar elde etmek amacıyla Orta Asya steplerinde İskitler tarafından icat edildiği, Orta Asya'dan Rusya' ya Rusya kanalı ile de İskandinav ülkelerine ulaştığını, Finlandiya’da gelişimini tamamladığını, İskitlerin basit tekniğini benimseyen Finlilerin, göl kenarları ve fiyortların yakınlarında kurdukları tahta kulübelere sıra sıra düz taşlar yerleştirip, alttan odunla ısıttığını, sıcak taşlara soğuk su dökerek elde ettikleri buharla banyo yaparken, bir yandan da kendilerini ağaç dalları yada özel sopalarla kamçılattıklarını, sonrada soğuk suya daldıklarını iddia eden metinler bulunmaktadır. Aşırı ısı değişikliğinin bedende oluşturduğu şokun dolaşım sistemine olumlu etki yaptığı düşünülmekteydi. Bu varsayımdan yola çıkılarak bir tür tedavi yöntemi olarak günümüze de aktarılmıştır.


Saunanın Etkileri Nelerdir?

1950’lerde Zürich Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Würzburg’ da ki üniversite kadın kliniğini ilk olarak deneme amacı ile saunalar tesis etmiş, uzun yıllar bu konuda çalışılarak, sauna banyosunun sağlıklı ve hasta vücut üzerindeki etkilerini tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda diğer yüzlerce bilim adamı, tıp otoriteleri ve doktorlar da araştırma çalışmalarına başlamışlar, bunların hepsi, tedavi ve önleyici tedavi anlamında olumlu etkiler belirlemiştir.


1936'da ilk sauna orta Avrupa da bir olimpiyat köyü olan Döberitz' de kurumuş, o günden sonra sauna performans sporu yapanların vazgeçilmez yardımcısı olmuştur. Sauna ısısı 80 ºC ile 100 ºC arasında değişen kuru sıcak hava banyosudur, zaman zaman ocak üzerine su dökülerek buhar çıkışı sağlanabilmektedir, sporcular saunanın antrenman ve yarışta kondisyonu arttırıcı ve performansı yükseltici aynı zamanda da koruyucu ve iyileştirici etkisinden yararlandıklarını belirtmektedirler.


Saunada metabolizma hızını hipertermi ve hiperemiye bağlı olarak normalin % 40 üstüne çıkarabilir. Ayrıca doku rejenerasyonu stimüle olur, kasların hipertrofi (gevşeme) eğilimi desteklenir ve yorgunluktan kurtulmasına yardımcı olur. Belirgin nabız artışı ile dolaşımı çalıştırıcı etki yapar ancak nabzın 180 ‘nin üzerine çıkması taşikardiye neden olabilmektedir.


Nabız artışına paralel biçimde ortaya çıkan kuvvetli periferik dilatasyon nedeniyle dolaşım üzerine binen gerçek yük düşüktür. Yapılan çalışmalarda 90 ºC sıcaklıktaki bir saunada 15 dakika süreyle kalmanın nabız açısından aynı sürede 3000 m ‘lik koşuya eşit olduğunu göstermektedir.


Saunanın ani kilo verme ve alınan alkolün vücuttan atılmasına yardımcı olduğu konusunda doğru olmayan bir inanış bulunmaktadır. Sauna sonrası oluşan kilo kaybının geçicidir. Bu kaybın nedeni terleme ile oluşan su ve elektrolit kaybıdır. Ayrıca uzun süre saunada kalınmasının metabolik dengeyi ve osmotik durumu bozarak yorgunluğa sebep olduğunu ifade edilmektedir.


Sauna tesis etmek, hastanelerden tasarruf etmek demektir. Ayrıca düzenli olarak saunaya giden kişilerde verim kabiliyetinin yükseldiği, kendini şimdiye kadar olduğundan daha iyi hissettiği, hastalıklara karşı diğer insanlardan daha dayanıklı hale geldiği söylenmektedir.




*

Haftada dört ila yedi kez saunaya giren kişilerde felç geçirme riski %61 daha düşük. 

**

Yeni bir uluslararası çalışmaya göre, sık sık uygulanan sauna banyosu, düşük felç riskiyle ilişkilidir. 15 yıllık bir takip çalışmasında, haftada dört ila yedi kez sauna alan kişilerde, haftada bir saunaya girenlere göre felç geçirme olasılığı% 61 daha düşük.


İnme, dünya çapında engelli yaşama neden olan başlıca nedenlerinden birisidir ve toplumlara ağır bir insani ve ekonomik yük getirmektedir. Sauna banyosuyla azalan inme riski, Doğu Finlandiya, Bristol, Leicester, Emory, Cambridge ve Innsbruck Üniversiteleri'nden araştırmaya katılan bilim adamları ekibi tarafından bulundu.


Bulgular, İskemik Kalp Hastalığı Risk Faktörü (KIHD) çalışmasına dayanmaktadır ve Finlandiya'nın doğu kesiminde yaşayan 53-74 yaş arası 1.628 kadın ve erkekten elde edildi. Geleneksel Fin saunası banyolarını (nispi nem oranı% 10-20) alma sıklıklarına göre, çalışma katılımcıları üç gruba ayrıldı: haftada iki kez saunaya girenler, haftada iki ila üç kez saunaya girenler ve haftada dört ila yedi kez saunaya girenler.


Daha sık sauna alanlarda inme riski daha düşük olarak belirlenmiştir. Haftada bir sauna alanlara kıyasla risk, iki ila üç seans alanlarda yüzde 14, dört ila yedi seansta yüzde 61 oranında azalıyor. 


Bu durum, yaş, cinsiyet, diyabet, vücut kitle indeksi , kan lipitleri, alkol tüketimi, fiziksel aktivite ve sosyoekonomik durum gibi geleneksel inme risk faktörlerini dikkate alınsa dahi devam etmektedir. Sonuçlar erkeklerde ve kadınlarda da benzer biçimde ortaya çıkmaktadır.


KAYNAK

Barış KALE., 2006. SAUNALAR VE YAPIM TEKNİKLERİ  Yüksek Lisans Tezi 

https://medicalxpress.com/news/2018-05-frequent-sauna.html




Yorumlar